Sayın Komisyon Başkanım, Değerli Konuklar, Değerli Basın Mensupları,
Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
“Gıda Atık ve Kayıp / Stratejik Yol Haritası” konulu üst düzey istişare toplantımıza hoş geldiniz. Bu değerli toplantıda sizinle birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Değerli Konuklar,
Dünya üzerinde yaşayan insan sayısı nedir diye son zamanlarda hiç düşündünüz mü? Birleşmiş Milletler’in paylaştığı en son verilere göre dünya nüfusunun 2017 tahminlerinde 7,5 milyar olduğu düşünülüyor. Bu sayının 2050 yılında 10 milyarı aşması öngörülüyor. Diğer bir deyişle, bundan yaklaşık 30 yıl sonra dünya üzerinde 2,5 milyar daha fazla insan yaşayacak.
Bugün düşünmemiz gereken soru şudur: Dünya, bu nüfusu kaldırır mı?
Değerli Konuklar,
Küresel sorunların başında gelen hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak ihtiyaçların karşılanamaması, son on yılda çok hızlı bir artış gösterdi. Nüfus artışıyla, dünyadaki kaynaklar arasındaki ters orantı, bugün artık yeni bir davranış biçimi geliştirmemizi gerektiriyor. Çünkü; önümüzdeki dönemde daha fazla suya, daha fazla gıdaya ve daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacağız.
Çok uzak değil, 2030 yılında %30 daha fazla suya, %50 daha fazla gıdaya ve enerjiye ihtiyacımız olacak. Yani; bugün bile sınırlı olan doğal kaynaklara duyacağımız ihtiyaç gün geçtikçe daha da artacak. Bir diğer ifadeyle, tüm doğal kaynaklar daha da kıymetli, yaşam mücadelesi ise daha da zor olacak.
Değerli Konuklar,
Günümüz dünyasında artık hiçbir politika, yalnızca kendi penceresinden ele alındığında yeterli ve doğru şekilde kurgulanamıyor.
Çünkü artık çok iyi biliyoruz ki;
- Gelişen sosyal tercihler ve artan toplumsal beklentiler,
- Çevresel kaygılar,
- Ekonomilerin rekabet güçlerini koruma ihtiyacı ve
- Daha birçok parametre oldukça karmaşık bir problemi gündemimize getiriyor.
Marifet, problemi tanımlamakta ve çözmektedir. Çözümde görev almayanlar, problemin bir parçası olurlar. Biz de TÜSİAD olarak, çözümde görev alıyoruz ve ülkemiz için stratejik önemde gördüğümüz her alanda iş dünyasının operasyonel tecrübesini politika yapıcılara en sağlıklı önerilerle sunuyoruz.
Değerli Konuklar,
Gıda, içecek ve tarım sektörleri bu kapsamda önemli gündem maddelerimiz arasında yer alıyorlar. ‘Tarla’dan ‘sofra’ya, oldukça uzun bir değer zincirinden bahsediyoruz. Bu zincir, en temel bireysel ihtiyaçlarımızı kapsıyor. Ekonomimizde önemli bir büyüklüğe sahip olan bu sektörler, haliyle, istihdam politikası için de kritik önemdedir.
TÜSİAD olarak bu anlayışla son yıllarda Türkiye’deki gıda, içecek ve tarım sektörlerinin geleceğine odaklanan yoğun çalışmalar gerçekleştirdik.
2014 yılında yayınladığımız raporumuzda sektörün rekabet gücünü makroekonomik bir perspektiften ele aldık. Verimlilik, iklim değişikliği, tarımsal destekler ve örgütlenme gibi konulara değindik.
2016 yılında yayınladığımız raporumuzda ise sektörün rekabetçiliğini en çok etkileyen konulardan biri olan gıda enflasyonuna ışık tuttuk. Türkiye’de gıda enflasyonunu kronik hale getiren yapısal sorunları, sektörün kendine has dinamikleri ve küresel gelişmeler perspektifinden analiz ettik.
Şimdi de, sektörün rekabetçiliği, verimliliği ve sürdürülebilirliğine yönelik bu çalışmalarımızı makro düzlemden mikro etmenlere doğru indirgeyerek sürdürüyoruz. Bu anlayışla, 2018 yılının ilk etkinliğinin konusunu, yakın geleceğin önemli bir gündem maddesi olarak gördüğümüz “gıda atık ve kayıp” olarak belirledik.
Değerli Konuklar,
Araştırmalar gösteriyor ki; gelişmiş ülkelerde ihtiyaçtan daha fazla miktarda üretilen gıda ürünleri, tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında ziyan ediliyor. Bu miktar, her yıl dünya çapında yaklaşık 1,3 milyar tondur. Aynı miktarda gıdayı üretebilmek için ihtiyaç duyulan alan ise 9,6 milyon kilometre kare. Bu ne demek biliyor musunuz? Çin’in yüz ölçümü kadar bir alan demek.
Bakın, ‘gıdayı ziyan etmek’ demek, yalnızca ‘bir gıda ürününü çöpe atmak’ demek değildir. ‘Gıdayı ziyan etmek’ demek, ‘o ürünün üretimi ve taşınması dahil, değer zincirinin tüm aşamalarında suyu, enerjiyi, insan emeğini de ziyan etmek’ demektir.
Aynı zamanda, ‘gelişmekte olan birçok ülkede yaşayan ve o gıdaya ihtiyaç duyan insanları gözardı etmek’ demektir. İnsanlık onuru için hiçbirimizin böyle bir lüksü olmamalıdır.
Değerli Konuklar,
Tarımsal alanlarımızın hızla azaldığı, iklim değişikliğinin tarımsal üretim profiline olumsuz etkilerini gözlemlemeye başladığımız, doğal kaynakları kısıtlı ülkemizde de bu konunun önemini hızla kavramamız gerekiyor. ‘Bugünün’ üretim ve tüketim kalıplarını ‘bugün’ gözden geçirmemiz gerekiyor.
Çünkü; bugün sorumluluklarımızdan kaçmak, yarını kaybetmemize neden olur. Bu anlayışla, Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin 12. maddesi sorumlu tüketimi vurguluyor. Bunun etkili bir yolu da gıda atık ve kayıpla mücadeledir. Bu mücadele ise tarladan taşımaya, depolamadan ambalajlamaya tüm süreçlerde verimliliğin sağlanması ile mümkündür.
Tedarik zincirinin tüm aşamalarında azami verimlilik sağlandığında dahi tüketilmeyen gıdaların ihtiyaç sahipleri ile buluşturulması ise sorunun sosyal kalkınmaya da hizmet eden bir diğer çözümüdür. Gıda atık ve kayıp, üretim öncesi, üretim, hasat, taşıma ve sofra da dahil olmak üzere değer zincirinin hemen hemen her aşamasında yaşanıyor. Bu noktada sormamız gereken ana sorular, bu süreçlerin sorumlularının kimler olduğu ve konuyla ilgili olarak neler yapılması gerektiğidir. Bugün, tüm bu soruların cevaplarını bulmaya çalışacağız.
Değerli Konuklar,
TÜSİAD olarak faaliyet gösterdiğimiz her alanda kamu ile işbirliğinin önemini vurguluyoruz. Ne mutlu ki; bugün, gıda atık ve kayıp konusuyla ilgili birçok kamu kurumunun değerli temsilcileri de aramızdalar.
Ayrıca, salonda iyi uygulama örneklerini aktaracak önemli konuklarımız da var. Bu yapının, bu güncel sorunu en kapsamlı şekilde ele almamıza önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Bundan duyduğum memnuniyeti de ayrıca paylaşmak istiyorum.
Tüm konuşmacılarımıza ve panelistlerimize bu değerli toplantıya katkıda bulundukları için; siz değerli katılımcılarımıza ise konuya gösterdiğiniz ilgi ve duyarlılığınız için teşekkür ediyorum.
Sevgili Konuklar,
Artık, birkaç dünya varmış gibi yaşayamayız. Dünyanın korkulacak bir geleceğe doğru gitmemesi için bu konuya çözümler aramalıyız. ‘Kalıcı’ bir çözüm, her sorunu ‘geçici’ kılar.
Verimli olacağına inandığım bu toplantımızın çıktılarının, Türkiye’de gıda atık ve kayıp sorununa çözüm önerileri sağlaması temennisiyle hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.