Sayın Bakanım, Sayın Başkan, Sevgili Konuklar, Değerli Basın Mensupları,
Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. İstanbul’dan sonra başkent Ankara’da da, Smartcon konferansında iş ve teknoloji dünyasının liderleri ve uzmanları ile bir arada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Değerli Konuklar,
Değişim, hayatın karşı konulmaz kuralıdır. Doğadaki canlıların hepsi, hayatta kalmalarını, değişebilme yeteneklerine borçludurlar. Değişime direnenler elenir, uyum gösterenler ise hayatta kalır. Bugünün önemli konusu, teknolojiyle gelen bu değişimin, artık inanılmaz boyut ve hıza ulaşmış olmasıdır.
Teknoloji artık, yaşam tarzlarımızı, hobilerimizi, iş yaşantılarımızı ve daha birçok rutinimizi etkileyen en önemli unsurlardan biri oldu. Her yeni günle birlikte, yaşamı kökten etkileyen yepyeni gelişmelere uyanıyoruz. Ve tüm bu gelişmeler, inanılmaz boyutlarıyla ve hızlarıyla dev dalgayı; yani 4. Sanayi Devrimi’ni yaratıyor. Bu çağda hayatta kalmanın yolu, değişimin dev dalgalarına meydan okumaktan geçiyor.
Değerli Konuklar,
İçinde bulunduğumuz dijital çağda, geleneksel olan her şey hızla değişiyor. İnsan hayatında önemli değişimleri beraberinde getiren teknolojik gelişim, doğal olarak iş hayatında da etkisini göstermekte gecikmiyor.
Teknoloji hepimizin bireysel ve kurumsal yaşamını kökten değiştiriyor ve değiştirmeye devam edecek. Bu değişim, fırsatlar da yaratıyor. Daha uzun sürede, daha pahalı şekilde ve daha az miktarda ürettiğimiz ürünleri, artık çok daha kısa zamanda ve daha verimli şekilde üretmemiz mümkün hale geldi.
Teknoloji, tarih boyunca insanlara hep güç vermiştir. İnovasyon tarihinin, insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek mümkündür. İnsanlar tarihsel süreç içerisinde, ilkçağlardan bu yana, yaşamlarını sürdürebilmek için her türlü olumsuz koşula rağmen ihtiyaçlarını daima yenilikler ve icatlarla karşılamışlardır. Teknoloji bugün de, ihtiyaç duyduğumuz her şeyi sağlamaya devam ediyor.
Bugün en çok neye ihtiyaç duyuyoruz? Elbette, veriye.
Gelişen internet ve sensör teknolojileri sayesinde daha önce hiç olmadığı kadar fazla veri üretilmeye başlandı. Sensör fiyatlarının %40 ucuzlamasıyla 1 GB veri maliyeti de %80 ucuzladı. Bu verileri depolamanın maliyeti giderek düşüyor. Yapay zeka ve akıllı sistemler, hem imalat sanayinin hem de hayatlarımızın tam içinde yer alıyor. Neticede, dijital teknolojiler gittikçe ucuzluyor ve daha erişilebilir, uygulanabilir hale geliyor. Önümüzde daha akıllı endüstriler, daha akıllı şehirler ve daha akıllı bir dünya var.
Değerli Konuklar,
Önceki ekonomik devrimlerde de olduğu gibi, dijitalleşme, ekonomik büyümeye ve ekonomik beklentilere de olumlu yansıyor. Yenilikler sadece insanların ve şirketlerin yaşamlarını değil, ülkelerin kaderlerini de etkiliyor. Ekonomisini bilim ve teknolojiye dayandıran ülkeler, diğer ülkelerle daha güçlü şekilde rekabet edebiliyor ve büyüyor.
Örneğin, Avrupa’nın küresel rakipleri ile arasındaki mesafenin kapanması için dijitalleşmeye kritik bir rol biçiliyor. Sanayi süreçlerinde etkinliği artıran bulut servisleri ve veri analitiğinin yanı sıra, akıllı bağlantılı makinelerin 2030 yılı itibariyle Avrupa’nın GDP’sine 2.000 milyar Euro’yu aşan katkı yapması bekleniyor.
İş dünyası için dijitalleşmenin avantajları açıkça ortada. Peki, Türkiye sanayisi olarak biz bu yolculuğun neresindeyiz?
- TÜİK verilerine göre yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatımız içindeki payı sadece %3,3.
- Orta-yüksek teknolojili ürünler için bu oran %35.
- Orta-düşük ve düşük teknolojili ürünlerin payı ise halen % 60’larda.
Küresel rekabet gücümüzü artırmak için bu tabloyu değiştirmemiz gerekiyor. Küresel resmi gören, değişimi zamanında fark ederek aksiyon alan bir sanayiyi, tarım sektörünü, hizmetler sektörünü geliştirmeliyiz. Ayrıca değişim, eğer doğru zamanda olursa işe yarar ve başarılı olur. Eğer zamanlama kaçırılırsa, değişimin bir kıymeti kalmaz.
Değerli Konuklar,
Geçen yıl, “Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği” çalışmamızda, imalat sanayinde 10 farklı sektörde faaliyet gösteren 108 şirket ile bir anket yaptık. Şirketlerin, sanayide dijital dönüşümün rekabetçilik açısından taşıdığı önemin farkında olduğunu memnuniyetle gördük. Fakat şirketlerin teknoloji kullanım seviyeleri incelendiğinde, daha yolun başında olduğumuz da bir gerçek.
Türkiye’de hem teknoloji üreticisi, hem de kullanıcısı şirketlerin odaklanılması gerektiğini düşündüğü teknolojilerden biri Büyük Veri Analizi olarak ön plana çıktı. Büyük Veri teknolojisinde yerli tedarikçilerin tercih edilme oranının %51 olduğunu saptadık. Bu, diğer teknolojilere kıyasla oldukça yüksek ve memnuniyet verici bir oran.
Yapay zeka teknolojisi ise Türkiye’deki şirketler tarafından henüz uygulanmamasına rağmen şirketlerin çoğu yapay zekayı odaklanılması gereken öncelikli teknolojilerden biri olarak görüyor. Yapay zeka, ülkemizde en az yerli teknolojinin olduğu alan.
Değerli Konuklar,
Sanayide katma değeri yüksek üretim artık bir “gerçek” olmalı. Bunun için yaratacağımız ekosistemde, “dijital teknoloji”, üretim modelimize entegre edilmeli, hatta daha da önemlisi, bu teknolojiyi ülkemizde üretecek ve geliştirecek insan kaynağı altyapısı ile sanayi ve teknoloji altyapısı oluşturulmalı. Enerji ve IT altyapısı, eş zamanlı bu dönüşümü destekler seviyeye gelmeli. Ana sanayi ve tedarik sanayi, birbirini daha ileriye taşıyacak senkronizasyonda ve yetkinlikte geliştirilmeli.
Gerek 2016, gerekse 2017 yılında kamuoyu ile paylaştığımız, içerik ortağımız BCG ile hazırladığımız raporlarımızda ülkemizin potansiyeline, kısıtlarına, geliştirilmesi gereken alanlara değindik. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu yeni kalkınma öyküsünün, ancak ulusal strateji ve uygulama yol haritasının oluşturulması ve etkili uygulanması ile mümkün olduğunu birçok defa vurguladık.
Bu anlayışla, “Sanayinin Dijital Dönüşümü Platformu”nun tesis edilmesini önerdik. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızca kabul gören ve hayata geçen bu süreci destekleyecek çalışmalarımızı TÜSİAD olarak kararlılıkla sürdürüyoruz.
Değerli Konuklar,
Her değişim, güç dengelerini de değiştirir. Her yeniliğin sonucunda, bazıları ellerindeki gücü kaybederken, bazıları daha güçlü olurlar. Bu dengede kazanan tarafta olmak için, ülkemizin küresel rekabetçiliğine katkı sağlayacak, yerli katma değerin yaratılmasına dönük olarak kaldıraç etkisine sahip ürün/üretim teknolojileri bazında atılım yapmamız gerekiyor. Bu konudaki potansiyelimizi görünür kılmak için TÜSİAD olarak hem “Sanayi 4.0 Günleri”ni düzenliyor hem de “Sanayinin Dijital Dönüşümü Hızlandırıcı Programı” olarak adlandırdığımız yeni bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bu, teknolojiyi kullanan tarafları somut ihtiyaçları, çözüm ve fırsat alanları üzerinden teknolojiyi üreten taraflarla buluşturmayı hedeflediğimiz bir model.
Değerli Konuklar,
Hayatımızın ve iş süreçlerinin rotasını teknoloji belirliyor ama sürücü koltuğunda olan yine bizleriz. Teknolojinin insanlara, insanların da teknolojiye uyum sağlaması gereken bir dönemdeyiz. İşte ve teknolojide “önce insan” yaklaşımını benimsemeliyiz. Teknoloji sadece 'kullanım' için değildir. Teknoloji, insanlarla etkileşim kurarak, “insanlar için insanlarla birlikte” çözümler ortaya koymalıdır.
Bunun için de, yeni kalkınma hikayemizi yazarken en önemli birleştirici unsur, insanımızdır. Sürekli değişen geleceğe hazır olmak için, insanımızın yetkinliğini bilimsel temelli bir eğitimle artırmalıyız. Ülkelerin rekabet unsuru artık ucuz işgücü değil; eğitimli ve kalifiye yeteneklerdir.
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ardında sihirli üç şey var: “Merak etmek, soru sormak ve keşfetmek”. Bunlar aslında çocuklarımızda doğal olarak bulunan özellikler. Her çocuk potansiyel bir bilim insanı, araştırmacıdır. Çocuklarımızın, gençlerimizin araştırma yeteneklerinin gelişmesi için gerekli desteği sağlamak ve onları geleceğe en iyi şekilde hazırlamak, hepimizin en büyük sorumluluğudur.
Okul öncesinden başlayarak tüm eğitim kademelerinde, STEM+A eğitiminin, yani fen, teknoloji, mühendislik, matematik, sanat disiplinlerinin “birbiriyle bağlantılı şekilde” ele alındığı eğitim yaklaşımının yaygınlaşması bu nedenle çok önemlidir.
Değerli Konuklar,
Sadece yeni nesillerin değil, mevcut işgücünün eğitimi de bir o kadar kritik. Çalışanların artık neredeyse 6 ayda bir, yeniden eğitim yoluyla yeni bir beceri kazanması gerekiyor. Bir araştırmaya göre, 2030 yılına kadar, 75 milyondan 375 milyona kadar değişen sayıda çalışanın meslek kategorisini değiştirmesi ve yeni beceriler kazanması öngörülüyor. Bugün birçok meslek, teknolojinin hızlı ilerlemesi nedeniyle sahneden çekiliyor. Gerçekten dünyada büyük resmin değiştiği, bir devrin kapanıp, yeni bir devrin başladığı bir döneme tanık oluyoruz. Bu çağın kazananlarını ve kaybedenlerini, yine değişime uyum belirleyecek. Değişime uyum sağlamazsanız, uyum sağlamak zorunda kalırsınız.
Değerli Konuklar,
Değişim hayatın değişmez kuralıdır. İnsanların da şirketlerin de değişimi kucaklaması, hayatın değişim üzerine kurulu olduğunu kabul etmesi gerekir. Tüm bu konuştuğumuz konular ve bugünkü etkinlik boyunca ele alınacak birçok başlık, bizi değişen dünyaya hazırlayacak.
Bu aşamada, iş dünyamızın ve Türk insanının yeni teknolojilere ve değişime uyum sağlama iştahı ve kapasitesi en büyük avantajımızdır. Bu motivasyonumuzu, doğru stratejilerle bilgi ve teknoloji üretimine güçlü şekilde dönüştürdüğümüz takdirde, dijital dönüşüm dalgasında başarıyla sörf yapan ülkelerden olacağımıza yürekten inanıyorum. Bundan sonra dalga neredeyse, biz orada olacağız.
Bizleri bugün bir araya getiren bu etkinlikte emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Etkinliğin, ülkemizin dijitalleşme süreçlerine katkı sağlaması temennisiyle hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.