Sayın Bakanım, Kamunun ve İş Dünyasının Saygıdeğer Temsilcileri ve Değerli Basın Mensupları,
Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Küresel enerji gündemini oluşturmada; sektörün geleceğine yönelik analizleri ortaya koymada çok kıymetli bir rehber olan Dünya Enerji Görünümü 2018 Türkiye lansmanında sizlerle yeniden bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Değerli Konuklar,
Rekabetin tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir ve rekabetin kozu her dönem değişir. Çağımızda küresel rekabet gücünü artırmada en büyük koz “dönüşüm ve çeviklik”tir. Hepimizin bildiği üzere, Dördüncü Sanayi Devrimi hayatımızın her alanını kökten değiştiriyor. İş yapma biçimlerindeki değişim ve bireysel tercihlerin öngörülemeyen çeşitliliği, ekonomik ve sosyal hayatı dönüştürüyor.
Bu nedenle bugün tüm ekonomiler, tüm sektörler daha çevik olmak için dönüşüme yöneliyor. Kuşkusuz hayatın her alanına dokunan enerji, bu dönüşüm rüzgarından en fazla tetiklenen alanlardan biri oluyor.
Öte yandan nüfus artışı, şehirleşme, dijitalleşme, teknolojik yenilikler gibi unsurlar elektrik tüketiminde ciddi bir talep artışı oluştururken; kaynak kısıtları, arz güvenliği baskısını beraberinde getiriyor. İklim değişikliği kaygıları ile üretim ve tüketim kalıpları yenilikçi arayışlara ihtiyaç duyuyor.
Dünyada hala önemli büyüklükte bir nüfusun elektriğe erişimi yokken, enerji sektörünün kritik alanları arasına giren siber güvenlik, dijitalleşme gibi öğeler bir ikilem yaratıyor. Ve neticede enerjiye güvenli, sürekli ve ekonomik koşullarda erişim , enerji sektörünün küresel bir sorunu olarak bugün masada yerini alıyor.
Değerli Konuklar,
TÜSİAD olarak enerji sektörünü, daima ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişmesinde en stratejik destekleyici unsurlardan biri olarak gördük. Bir süredir tüm sektörler, ulusal ve uluslararası siyaset ve ekonomi gündeminin yarattığı dalgalarla güçlü bir şekilde mücadele etmekte zorlanıyor. Son 9 yıldır kesintisiz büyüyen ekonomimizdeki küçülme eğilimi, maalesef önümüzdeki yıl da devam edecek gibi görünüyor.
Bugünlerin sancısını ancak;
Yatırım ortamının dinamizmini güçlendirmeye, kural temelli politika yapımına ve uzun vadeli dengeyi gözeten politikaların izlenmesine kararlılıkla devam ederek azaltabiliriz.
Bu dönemi kamu ve iş dünyası olarak birlikte, yakın diyalogla aşma gücümüz olduğuna yürekten inanıyorum. Memnuniyetle belirtmek isterim ki, iş dünyası yapısal reformlarla desteklenen ve öngörülebilirliğin arttığı dönemlerde devletin ihtiyaç duyduğu ve yönlendirdiği alanlarda yatırım yapma yönünde her zaman cesaretle yerini almıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın gerçekleştirdiği reform adımlarını da bu anlamda enerji sektörü açısından çok kıymetli görüyoruz.
Sayın Bakanım,
Sektörün rekabetçiliğinin korunması, arz güvenliğinin sürdürülebilirliği ve öngörülebilirlik hedefleriyle ve tüm paydaşlarla istişarelerle yürüttüğünüz yoğun çalışmalarınıza müteşekkiriz. Bugün konuşacağımız Dünya Enerji Görünümü Raporu’nda belirtildiği üzere, sağlam veri ve geleceğe ilişkin sağlam temelli analizlerin, bugünün politika seçimleri için temel olması son derece önemli.
Tüm değer zincirinde kaynakların verimli kullanılması, hem yatırımcıyı hem tüketiciyi koruyacak arz güvenliği, finansal sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik için halen geliştirilmeye ihtiyaç duyulan alanlar var.
Enerjide emtia ve teknoloji maliyetlerini doğru şekilde yansıtan, bu doğrultuda rekabetçiliği ve verimi daha fazla öne çıkaran, öngörülebilirliği güçlendirilmiş mekanizmaları ve piyasa yapılarını daha işlevsel hale getirmemiz önemli. Üretim sektörünün finansal sürdürülebilirliği ve şebeke altyapı yatırımlarının yanı sıra kaliteli dağıtım ve perakende hizmetleri için mekanizmaların da güçlendirilmesi gerekiyor.
Enerji sektörünün rekabetçiliği üzerine çalışmalarla birlikte talep tarafında iyileştirmeleri de eş zamanlı tasarlamak, diğer önemli alanı oluşturuyor. Bu çerçevede;
- Desteklemelerin, enerji fiyatları üzerinden değil; sosyal fayda odaklı olarak ihtiyaç gruplarına doğrudan gerçekleştirilmesine yönelik modeller üzerinde çalışılması çok kıymetli olacak.
- Sanayimizin rekabet gücünün korunması açısından verimlilik, Ar-Ge, inovasyon ve ihracat üzerine kapsamlı teşvik ve tedbirlerin hayata geçirilmesi önemli faydalar sağlayacak.
Değerli Konuklar,
Enerji, ekonomimizin dinamosu olan sanayimizin ve hizmet sektörünün temel girdisidir. Bu nedenle, enerjinin kaynak çeşitliliği geliştirilerek arzı, sürdürülebilirlik açısından kritik önemde.
Öte yandan, iklim değişikliğinin gidişatı ve içinde bulunduğumuz iklim kuşağı, düşük karbonlu enerji arz portföyünün oluşturulmasını gündemimizin ön sıralarına almamızı gerektiriyor. Unutmayalım ki “gelecek, bugün ne yaptığımıza göre şekillenir.”
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen, Uluslararası iklim rejiminin en önemli toplantılarından biri olan -COP 24- düşük karbonlu kalkınma konusunda kamuoyunun beklentisini ciddi bir şekilde ortaya koydu. Ülkelerin pozisyonlarının yanı sıra iş dünyasından uluslararası fon kuruluşlarına kadar birçok farklı kesimce açıklanan tedbirlere şahit olduk.
Enerji arz güvenliğimiz yanı sıra düşük karbonlu kalkınma açısından da en güçlü olduğumuz konuların başında yenilenebilir enerji kaynak potansiyelimiz geliyor. Bununla birlikte, teknolojik gelişmelerin sunduğu imkanları da değerlendirerek, azami kapasiteyi yatırıma dönüştürecek ve yatırım öngörülebilirliğini artıracak mevzuat ve uygulama iyileştirmelerine halen ihtiyaç olduğuna inanıyoruz.
Gerek enerji ekonomisine katkı sunma potansiyeli gerekse çevresel kaygılarımıza çözüm bakımından bir diğer stratejik öncelik alanı olarak enerji verimliliğinin de altını çizmek istiyorum. Bakanlığımız öncülüğünde bu alanda geliştirilen politika ve destekler iş dünyası için kuşkusuz teşvik edici oluyor.
Enerji verimliliğine yönelik sürdürdüğümüz çalışmalarımız;
- Sektör bazlı hedeflerin belirlenmesinin,
- Ürün ve proseslere destek mekanizmalarının artırılmasının,
- Teknoloji geliştirme ekosistemini güçlendirecek Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının çeşitlendirilmesinin önemli bir itici güç yaratacağını gösteriyor.
Öte yandan, Nisan ayında lansmanını yapmış olduğumuz raporumuz kapsamında Sürdürülebilir Büyüme senaryosunu da çalışmıştık. “3D” dediğimiz “dijital, dağıtık ve düşük karbon” perspektifleriyle çalışılan bu senaryoda ekonomik büyümeye önemli ilave katma değer yaratılabileceğini gördük.
Enerji piyasasının şeffaf, öngörülebilir ve rekabetçi bir yapıda oluşturulması yönündeki çabaları bu yeni ancak hızla gelişen trendlerden bağımsız düşünmek mümkün değil. Bu bağlamda, Bakanlığımızın politika oluşturma alanları içine talep tarafı katılımı, depolama teknolojisi, dağıtık enerji gibi yenilikçi uygulamaları almış olma vizyonunu çok kıymetli görüyoruz.
Değerli Konuklar,
Değerli davetleri için Sayın Güler Sabancı’ya, bu başarılı organizasyon için IICEC’e ve kıymetli çalışmalarıyla bizleri hem ulusal hem de uluslararası platformlarda gururlandıran Sayın Birol’a teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu değerli organizasyonun, Türkiye’nin enerji dolu ve güçlü yarınlarına katkı sağlaması temennisiyle hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.