Erol Bilecik


İşlem Durum Simge - Process Status Icon
Popup Close
Erol Bilecik
Erol Bilecik Biyografi

TÜSİAD

Konuşmalarım


Hello Tomorrow Turkey Konuşması, 05.12.2017





Değerli Bakanım, Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bu zirveyi düzenleyen organizasyon “Hello Tomorrow”un ismini gerçekten çok anlamlı buluyorum; “Yarına Merhaba”.

“Yarına Merhaba” diyen kişilerin tüm dünyada daha mutlu bir geleceğin inşasında en etkili güç olacağına inanıyorum. ”Yarına Merhaba” demek, dünü unutmayı veya bugünü yok saymayı gerektirmiyor! Emin olun yarından çekiniyorsak, şimdiki zamanı inşa etmeyi bilmiyoruz demektir. Bugünü, hakkını vererek inşa etmek, düşlediğimiz bir geleceğin ilk adımıdır. Yarın ise, tüm bu dersler ve hayallerden aldığımız güçle kurguladığımız ve çocuklarımıza gururla sunabileceğimiz bir geleceği işaret etmeli.

Kısaca;

  • Dün” tecrübedir, öğrenelim. “Yarın” hayallerimizdir, planlayalım.
  • “Bugün” ise fırsattır, kullanalım.

Değerli Konuklar,

Düne, bugüne ve yarına yüklememiz gereken bu anlamları, birey, iş dünyası, toplum ve ülke olarak benimsediğimizde, daha güzel bir gelecek için, gerçekten de başka reçete aramamıza gerek kalmaz.

Yarın, çok daha güzel olacak. Peki yarına nasıl “Merhaba” deriz?

Bu soruya yanıt vermek için, bize yarını bugünden gösteren insanlara, kurumlara ve ülkelere neler yapıyorlar sorusunu sormamız gerekiyor.

Dünya yıkıcı bir dönüşümden geçiyor. Bu dönüşümün en belirleyici faktörü ise şüphesiz, dijital teknolojiler. Hızla gelişen teknolojileri ve zamanın ruhunu yakalamanın formülü, aslında çok basit: İçinden geçtiğimiz dönüşümü kucaklamak! Birinci şart bu! 

Ardından da dönüşümün ta kendisi olmak için;

  • Sürdürülebilir fikirler üretmek,
  • Sürdürülebilir kurumlar oluşturmak,
  • Ve sürdürülebilir ekonomiler yaratmak.

Başarı, sürdürülebilirlik ister. Başarı, süreklilik ister.

Unutmayın; “Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.

Değerli Konuklar,

Bildiğiniz üzere ekonomimiz, yılın ilk yarısında %5,1 oranında büyüdü. Yılın tamamında ise %6 civarında bir büyüme artık hiç kimse için sürpriz olmayacaktır. Yılı, sene başındaki tahminlerin çok üzerinde bir büyüme ile kapatacağız. Dünya geneline baktığımızda bu, alkışlanacak bir başarı.

Yüksek büyüme, şüphesiz bizi çok mutlu ediyor ancak iş dünyasının arzu ettiği güçlü büyüme, “kompozisyonu dengeli” büyümedir. Çünkü ekonomide esas olan, belli bir nitelik ve nicelik birlikteliğidir. Yakalanan bu başarının sürdürülebilir olması için büyümenin istikrarlı ve sağlıklı olması gerekiyor. Çünkü gerek yatırım, gerekse operasyonel kararlar için kısa vadeden ziyade uzun vade ve öngörülebilirlik, kritik önem taşıyor.  Bir başka deyişle; uzun vadeli bir dünyada kısa vadeli düşünmek artık işe yaramıyor.

Bahsettiğim sürdürülebilir büyüme hedefine ulaşmak ve küresel rekabette güçlü bir Türkiye yaratmak için,

  • Teknoloji üreten
  • 4. Sanayi Devrimi’ne ayak uyduran,
  • Ar-Ge ve inovasyon yatırımları yapan bir yapıya kavuşmamız ve yeni nesilleri de bu bakış açısıyla yetiştirmemiz şart!

Bu çerçevede ülkemizin en büyük avantajlarından birinin girişimci ruha sahip gençliği olduğunu düşünüyorum. Girişimcilik iştahı yüksek bir gençlik, güçlü bir girişimcilik ekosistemi yaratmanın özsermayesidir.

Değerli Konuklar,

Yarına “Merhaba” demekten bahsediyoruz. Peki,  yakın gelecekte bizi neler bekliyor? Bunun ne kadar farkındayız? Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmaları, 2020’ye kadar dünya genelinde 5 milyon kişinin işlerini robotlara devredeceklerini, start-up’ların ise yapay zeka ve bulut projeleri odaklı gelişeceklerini ortaya koyuyor. Diğer yandan bu süre zarfında yaklaşık 50 hatta 100 milyar cihazın birbiriyle iletişime geçmiş olacağı öngörülüyor.

Yarın, her şeyin akıllısını da beraberinde getiriyor. Akıllı üretim sistemleri, akıllı evler, akıllı şebekeler ve pek tabi ki akıllı şehirler. Ayrıca tüm bu akıllı sistemlerin sosyal ağlar ve e-ticaret kanalları ile birleşmesi sonucunda oluşacak ağın, küresel ticareti ne kadar etkileyeceğini hayal edebiliyor musunuz? Beklentiler önümüzdeki 20-25 senelik dönemde ticaret hacminin neredeyse yarısının bu dönüşümden etkileneceği yönünde.

Bu dönüşümün dışında kalmamak için, girişimciliği yalnızca başkalarının başarı öykülerinden okumamalıyız. Biz artık kendi girişimlerimizi yaratmalı ve girişimcilik kültürünü tüm ülkede yaygınlaştırmalıyız. Çünkü, “Suyu kendinden olmayan her değirmen, bir gün durur.”

Değerli Konuklar,

Gençlerimize girişimci olmanın da çok iyi bir kariyer ve gelecek planı olduğunu aktarmalı ve onların ufkunu açmalıyız. Gençlerimize, deneyip yanılmanın aslında başarıya giden yolun bir parçası olduğu göstermeli ve başarısızlık anlarında umutsuzluğa kapılmadan yola devam etmeleri için onları cesaretlendirmeliyiz.

Değerli Konuklar,

Bu kadar önemli olan girişimcilik konusunda TÜSİAD olarak neler yapıyoruz; kısaca bundan da bahsetmek isterim.

Girişimcilik kültürünü gençlerimiz arasında yaygınlaştırmak, gençlerimizin tutkuyla şekillendirdikleri iş fikirlerine, TÜSİAD bünyesindeki deneyimle rehberlik etmek hedefiyle 2011 yılında bir yarışma başlattık. “Bu Gençlikte İŞ Var!” isimli yarışmamız, beklentilerimizin çok ötesine geçerek, kısa sürede Türkiye’de girişimciliğin genç beyinler nezdinde gelişim platformu haline geldi. Her yıl bir önceki yılın başvuru rekorunu kıran yarışmamıza bu yıl da ilgi muazzamdı.  

TÜSİAD olarak girişimcilik konusunda son dönemde çok heyecan verici bir gelişmeye daha imza attık. Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren girişimci, yönetici, mühendis, bilim insanı ve yatırımcılarla ilişki ve etkileşimi geliştirmek amacıyla Silicon Valley Network’unu kurduk. Silikon Vadisi Ağı’nı kurmamızın temelinde de Türkiye start-up ekosistemini uluslararası ağların bir parçası haline getirmek yatıyor.

2017 Küresel Girişimcilik Endeksine göre Türkiye, 137 ülke arasında 36. sırada yer alıyor. Aynı rapor girişimcilik ekosisteminde %10’luk bir iyileştirmenin ülke ekonomisine 331 milyar dolar kazandıracağını ortaya koyuyor. Girişimcilik iştahımız yüksek ancak girişimciyi destekleyecek kültürün ve mekanizmaların gelişmesine de ihtiyacımız var.

Özellikle son yıllarda, Türkiye’de girişimcilik ekosisteminde çok olumlu gelişmeler yaşanıyor. Girişimciliği destekleyen üniversitelerin sayısı her geçen gün artıyor, üniversite-sanayi işbirliği gelişiyor, melek yatırımcıların faaliyet gösterdikleri akredite ağ sayısı yükseliyor, her geçen gün ortak çalışma alanlarının ve kuluçka merkezlerinin yenilerinin açıldığına şahit oluyoruz.

Bu gelişmeler bizi heyecanlandırıyor. Ancak sistemin yurtdışındaki gelişim hızını yakalaması ve sağlıklı büyümesi için özel sektör, sivil toplum ve kamunun bu konuda daha fazla birlikte hareket etmesi gerekiyor.

Değerli Konuklar,

4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan bu küresel dönüşümü salt ekonomik veya teknolojik boyutlarıyla değil, sosyal unsurları da merkezi konumda olan bir dönüşüm olarak okumaya mecburuz. Aslında bu dönüşümün ve dolaylı olarak girişimciliğin en temel unsuru; soru sorabilmek, araştırmak, çözüm bulmak, çözüm fikirlerini hayata geçirmektir.

Bardağın dolu tarafından bakmayı kendimize her daim bir felsefe olarak benimsememiz şart! Geçen hafta Jack Ma’nın bir söyleşisine rastladım. “İyi bir girişimci, gelecek için iyimserdir, sorunun ne olduğunu tanımlayan ve bu sorunu başkalarından nasıl daha farklı ve iyi çözerim diye sorandır.” diyor.

Farklı düşünebilen bireylerin fikirlerini iş biçimlerine dökerek öne çıktığı ve ekonomiye yön verdiği bir sisteme doğru hızla ilerliyoruz. Bilim ve teknolojide öne geçen ülkelerin diğerleri ile arayı açtığı bir çağda, müfredatımızın bilimsel temellere dayanması hayati öneme sahip. Bunun temelini, fen, teknoloji, matematik, mühendislik alanlarını bütünsel bir anlayışla ele alan STEM yaklaşımı oluşturuyor ve tabii ki buna yaratıcılık ve tasarımı da geliştiren sanat unsuru da ekleniyor. 

Değerli Konuklar,

Yenilikçiliğe, Ar-Ge’ye, gelecek nesillere yatırımı önceliklendiren bir Türkiye, geleceğe hazır ve yarına “Merhaba” diyen bir Türkiye olacaktır. Hello Tomorrow gibi girişimler, ülkemizde bu anlayış ve yapıların gelişimine katkı sağlayacak son derece yararlı tartışmalar, vakalar ve ilham kaynaklarını bir araya getiriyor. En önemli katkıları ise diyalog kültürünü hakim kılmaları. Zira diyalogun, fikir paylaşımının olmadığı bir toplumda gerçek anlamda bir ilerlemeden söz edilemez.

Geleceği inşa edenlerin bir parçası olmak için, yarınları bugünden hayal etmemiz gerekiyor. Hep birlikte, insanların hayallerini gerçekleştirmek üzere uyandıkları bir dünya için çalışmalıyız. Şanslıyız, çünkü genç bir nüfusumuz ve harika bir gençliğimiz var! Gençlik, yenilik demektir ve unutmayın; “Yeni bir keşif için yeni yerler değil, yeni gözler gerekir.

Değerli Konuklar,

Konuşmamın başında da belirttiğim sahip olduğumuz değerlerin ve geleceğe yönelik hayallerimizin temelinde, “dünü” hatırlamanın ve dünün tecrübesinden yararlanmanın yattığını düşünüyorum. Bugün, dünü hatırlamak için de çok anlamlı bir gün.

Bundan tam 83 yıl önce, 1934 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkını tanıyan yasayı kabul etti. 5 Aralık, Türk kadınına yasalar önünde erkeklerle eşit hakların verildiği gündür. Bugüne değer, yarına anlam vermek için mutlaka anmamız gereken bir tarihtir.

“Bir milletin yalnız erkeklerinin ilerlemesiyle o millet yükselemez. Çünkü eğer kadın aynı ölçüde ilerleme hâlinde olmazsa erkeğin yükselmesi mümkün değildir.”

Bu söz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ait. Muasır medeniyetler seviyesine erişmeye yönelik yolculukta, erkekle kadının kader birliğinin önemine dair yapılmış en iyi tespit belki de.

Konuşmamda girişimcilikten, 4. Sanayi Devrimine, STEM’den inovasyona kadar pek çok konuda almamız gereken yollardan bahsettik. Fakat bu yolların hiçbiri, kadınla erkeğin birlikte yürümemesi durumunda alınamaz. Tek kanatla uçamayacağımızı, iş yaşamı, sosyal yaşam, siyasi hayat demeden hayatın tüm boyutlarında kadınların önüne çıkarılan eşitsizlik, adaletsizlik ve şiddet temelli engelleri en hızlı, en etkili şekilde bertaraf etmeliyiz. Özellikle de çocuklarımıza gururla sunabileceğimiz bir “yarın”ı düşlüyorsak...

 

Bu değerli etkinliğin, ülkemizin girişimcilik kültürüne katkı sağlaması temennisiyle sizlere tekrar teşekkür ediyor ve hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum






Longplay Dijital Ajans Hizmetleri