Değerli Başkan, Değerli Üyeler, Sevgili Dostlar ve Değerli Basın Mensupları,
Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün bizleri bir araya getiren bu değerli konferansın teması “Başarı Dijital Dönüşümde”. Konferans süresince ağırlıklı olarak dijital dönüşümü konuşacağız ama aslında ‘dönüşüm’ çok daha geniş bir konu. Dönüşüm, yaşamın özünde olan bir şey.
Görüyorum ki dönüşüm, GYİAD’ın da özünde olan bir şey. Kendilerini öncelikle, isimlerindeki “iş adamları” ifadesini “iş insanları” olarak değiştirmiş olmalarından dolayı tebrik ediyorum.
Her alanda olduğu gibi iş dünyasında da kadınların katılım ve katkısına çok ihtiyacımız var. Ülkemizin geleceği için tüm iş dünyası örgütleri bu konuda elini taşın altına koymalıdır. GYİAD Yönetim Kurulu’nun %43’ünü (23 YK üyesi var: 13 erkek, 10 kadın) kadınlar oluşturuyor. Bu yüksek oranın, tüm sivil toplum örgütlerine örnek olmasını diliyorum.
TÜSİAD olarak yıllardır “Tek kanatla geleceğe uçamayız” diyoruz. Bir insanın, hatta o insan en yakınınızdaki kişi bile olsa, fikrini değiştirmek ne kadar güçtür, bilirsiniz.
Oysa birileri çıkar ve toplumların fikirlerini değiştirirler. GYİAD’ı toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik çalışmalarından dolayı yürekten kutluyorum. Einstein der ki: “Zihniyetleri değiştirmek, atomu parçalamaktan daha zordur.” Ben inanıyorum ki atomu, GYİAD ile birlikte daha kolay parçalayacağız.
Değerli Dostlar,
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde içinde bulunduğumuz yüzyılın ihtiyaçlarına, geçmiş yılların çözümleriyle cevap vermek neredeyse imkânsız. Bildiklerimiz artık hayatın yeni beklentilerine cevap vermemeye başladığında, değişmek zorunda kalırız.
Sosyal etkiden, ekonomik gelişime ve eğitime kadar pek çok alana dokunan dijitalleşme, artık göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir hızla hayatımızı etkiliyor. Bu nedenle, gerek dünyada gerekse ülkemizde son zamanlarda sıkça teknoloji, inovasyon ve dijitalleşme konuları pek çok etkinlikte özel bir önemle ele alınıyor. Bugün de tüm konuşmacıların bu konuya çok kıymetli ve farklı bakış açıları getireceğine inanıyorum.
Değerli Konuklar,
Eğitimden sosyal yaşama, alışverişten haberleşmeye kadar her şey sanallaşıyor. Hayat dijitalleşirken elbette ekonomi de bundan etkileniyor.
Türkiye, ekonomik sancıların arttığı zor bir dönemden geçiyor. Bu dönemi, güçlü bir ekonomik yapıya yönelik doğru adımları hızla atarak atlatabiliriz. Güçlü ekonominin en önemli dinamosu, güçlü ve yetkin bir Türkiye sanayisidir.
Strateji belgelerinde ortaya konduğu gibi orta-yüksek teknolojili üretime geçiş sağlanması ve sanayide dijital dönüşüm, önceliğimizdir. Bu alandaki atılımlar inanıyorum ki bizi Küresel Rekabet Endeksi’nde 140 ülke içinde 61. sıradan daha yukarılara hızla taşıyacaktır. Küçük oynamaya hakkımız yok.
Dijital dönüşüm, rekabet gücünün yeniden tesis edilmesi için en belirleyici faktör. Çünkü dijitalleşme hayatın her alanına hız ve çeviklik kazandırıyor ve rekabet hız ister. Dünya Ekonomik Forumu (WEF)’nun bir çalışmasında, dijital dönüşümün sosyal ve ekonomik açılardan yaratacağı değerin 2016-2026 arasındaki 10 yıllık dönemde 100 trilyon doları aşması öngörülüyor.
Fakat burada ihmal edilmemesi gereken bir nokta var. İş dünyası, politika yapıcılar ve sivil toplum örgütleri işbirliği yapmadığı sürece, bahsettiğimiz dijital dönüşümün potansiyelinden tam anlamıyla yararlanmak mümkün görünmüyor.
İşbirliğinin önemi konusunda, Dünya Ekonomik Forumu 4. Sanayi Devrimi Merkezi’nin çalışmalarında da değinilen birkaç örneği paylaşmak isterim.
Hep altını çiziyoruz, her yer adeta “veri” kaynıyor. Veriyi hakkıyla analiz edip iç görüler oluşturabildiğimiz takdirde, bu bize değer yaratmak açısından, ürün ve süreçlerimizi geliştirmek açısından büyük fırsatlar getirecek. Örneğin sınır ötesi veri akışının klasik anlamda bildiğimiz ürün ticaretinden daha fazla ekonomik değer üretmesi söz konusu.
Öte yandan, verinin güvenliği ve mahremiyeti, hassas noktayı oluşturuyor. Veri koruma ile ilgili dünyada farklı hukuki yaklaşımlar, henüz bu konuda ortak bir noktaya varılamadığını gösteriyor. Oysa 4. Sanayi Devrimi’nden beklentiler oluşturulurken, verinin serbest dolaşımı öngörüsü vardı. Mahremiyet, haklar, izinler gibi alanlarda muğlaklıkların giderilerek belirlilik sağlanması gerekiyor. Güvenli ve şeffaf bir veri paylaşımı çerçevesi oluşturmak için ise kamu-özel işbirliği ile çalışmalar yapılması kritik önem taşıyor.
Bir diğer önemli husus ise dijitale erişimdeki eşitsizlikler. Dijital teknolojiler, örneğin nesnelerin interneti son sürat gelişirken, dünya nüfusunun yarısından fazlasının internet erişimi bulunmuyor. Genel olarak ekonomik ve sosyal nimetlerden faydalanmada dezavantajlı konumdaki kadınlar ve engelliler için durum daha da zor.
Altyapının güçlendirilmesi, hizmete ekonomik olarak erişme gücünün sağlanması, eğitim ve içerik geliştirme konularında çok ciddi adımlar atılması gerekiyor. Bu da yine kamu-özel sektör-STK işbirliğini kaçınılmaz kılıyor. “Yalnız taş duvar olmaz”. Kısaca, dijital dönüşümün başarılmasında kritik faktör ‘işbirliği’ olarak karşımıza çıkıyor.
Değerli Dostlar,
“İleriyi görmek, güçlü olmaktır.” Yaratıcı ve yenilikçi vizyona sahip ülkeler, dijital teknolojiler sayesinde yarına “daha hazır” olacaklar. Rekabetin en güçlü kozu şüphesiz teknoloji. Bu nedenle, TÜSİAD olarak biz, Türkiye’nin çağa uygun, yeni kalkınma hikâyesinin, “Sanayinin Dijital Dönüşümü” üzerinden yazılacağına inanıyoruz.
TÜSİAD olarak hazırladığımız, sanayimizin dijital dönüşümüne yönelik raporlarla ülkemizde bu alanda belirli bir farkındalık seviyesine ulaşılmasına katkı sağladığımıza inanıyorum. Yaptığımız çalışmalarda gördük ki;
- Türkiye’de hem teknoloji üreticisi, hem de kullanıcısı şirketler, Büyük Veri Analizi’ne odaklanmak gerektiğini düşünüyor.
- Yapay zekâ teknolojisi ise Türkiye’deki şirketler tarafından henüz uygulanmıyor. Buna rağmen, şirketlerin çoğu yapay zekânın öneminin farkında!
Biz, büyük veri ve yapay zekâ gibi akıllı teknolojilerin iş alanlarımıza daha fazla dâhil edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Sanayide dijital dönüşüm alanında, “Sanayide Dijital Dönüşüm Günleri” düzenliyoruz. Ayrıca TÜSİAD SD2 programımız ile “somut ihtiyaçlar, çözüm ve fırsat alanları” üzerinden, teknoloji üreten ve kullanan tarafları buluşturuyoruz.
Dün, “Dijital Teknolojiler ve Ekonomik Büyüme” adlı son rapor çalışmamız yayınlandı. Bu raporun da teyit ettiği gibi, dijital teknoloji üreten ve kullanan ülkelerde, kişi başına gelir daha yüksek. Şurası net, 4. Sanayi Devrimi, ekonomimiz için büyük bir şans. Bunu değerlendirmek için teknolojiyi sadece kullanmakla kalmayıp, üretmeliyiz. Kısaca, şansın kapımızı çalması için, önce kapıyı inşa etmeliyiz.
Değerli Konuklar,
Değişen dünya ve Türkiye için önümüzdeki gelişim alanlarına baktığımızda şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız:
- Yaratıcı, özgün, karmaşık “yeni” işler ve yüksek nitelikli çalışan ihtiyacının büyümesi söz konusu.
- Buna karşın düşük nitelikli ve monoton işler için otomasyonun artması gündemde.
- Dijitalleşme sürecinin yaratacağı ek büyümenin ise hem yeni iş kollarını beraberinde getirmesi, hem yeni yatırım ve yeni iş alanları doğurması bekleniyor.
Sanayide dijital dönüşümün öngörüldüğü şekilde istihdamı artırması ve inovasyon ve yaratıcılık odaklı yeni mesleklerin filizlenmesine fırsat vermesi için ise;
- Yeni nesillerin eğitimi,
- Ve mevcut çalışanların becerilerinin dönüşümü gerekiyor.
Bu nedenle, yeni dönemde başrolde ‘insan’ var. Bugün giderek artan sayıda iş dünyası yöneticisi, aradığı niteliklere sahip çalışan bulmakta sıkıntı çekiyor. Genç nüfusumuza analitik ve eleştirel düşünme yeteneğini kazandırmak, onların problem çözme becerilerini geliştirmek ve girişimcilik ruhuna sahip olmalarını sağlamak, bizi bambaşka bir noktaya taşıyabilir.
“İnsanlara inanırsanız, imkansızı başarırlar.”
Değerli Konuklar,
10 yıl öncesinde, bir iş dünyası liderinin faaliyet gösterdiği sektör pazarını, bu pazarın kurallarını ve rakiplerini çok iyi tanıması normal bir durumdu. Nispeten daha öngörülebilir rekabet koşulları içerisindeydik.
Dijital dönüşümün son hızla yaşandığı bugün ise, “belirsizlik” adeta yeni norm durumunda. Beklenmedik teknolojik atılımlar ya da beklenmedik bir yıkıcı inovasyon bir anda pazarın işleyişini değiştirebiliyor, yeni rakipler yaratabiliyor.
Peki, iş dünyası olarak başarıyı dijital dönüşümle nasıl yakalayabiliriz? Öncelikle şirketlerimizde güçlü ve kapsayıcı bir dijital stratejinin oluşturulması çok önemli.
Kurumların ihtiyacı olan “dijital vizyon” ve “dijital strateji”nin hayata geçirilmesinde ise kurum liderlerine çok iş düşüyor. Artık CEO’lar teknoloji bilgisi de olan, dijital ortamda var olan, bir anlamda dijitalleşmiş CEO’lar olmalı.
Sevgili Dostlar,
“Başarı Dijital Dönüşümde” temasıyla ilgili olarak eminim gün boyunca birbirinden farklı ve değerli görüşler dinleyeceğiz. Başarı ve başarısızlık arasındaki fark nedir diye hiç düşündünüz mü? Fark, harekete geçmektir. ”Başarı size gelmez, siz ona gidersiniz.” Harekete geçene imkansız yoktur.
Dünyanın dijitalleştiğini hepimiz görüyoruz. Bunu görüp harekete geçenler, başarılı olurlar; geçmeyenler ise yerinde sayarlar. Bizim, yerimizde saymak gibi bir seçeneğimiz yok. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi “Yerinde saymak, geride kalmaktır.”
Başarınızın büyüklüğünü, inancınızın büyüklüğü belirler. Ve benim, Atatürk ilkelerinin izinde, ekonomiden dış politikaya, dijital teknolojilerden sanayiye kadar geniş bir yelpazede çok iyi tasarlanmış bir Türkiye öyküsünü birlikte yazabileceğimize inancım tamdır.
Bu vesileyle, sonsuza dek koruyup yaşatacağımız Cumhuriyetimizin 95. yılı şimdiden kutlu olsun!
Bu değerli konferansın, Türkiye’nin dijitalleşme süreçleri için verimli ve ufuk açıcı bir etkinlik olmasını temennisiyle hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.
Sevgiyle kalın