Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz üzere, insanlık ve ekonomi tarihinin en eski yapılarından biri ve belki de en önemlisi, ilk kıtalararası ticaret yolu olan İpek Yolu’dur. Şurası kesin ki ticaretin geçtiği yoldan sadece ticaret geçmez. Aynı zamanda bilgiler, fikirler, inançlar, değerler ve kültürler geçer. Tarihi İpek Yolu, bu nedenle yüzyıllar boyunca farklılıkları buluşturan, tanıştıran ve kaynaştıran bir köprü rolü oynamıştır. Bu sayede İpek Yolu, sadece bir ticaret güzergahı değil, aynı zamanda medeniyetler güzergahı olmuştur.
Kuşak ve Yol Sanayi ve Ticaret Birliği, kısaca BRICA, emin olun sadece dünyanın ticari seyrini değil; ticaret tarihinin seyrini değiştirecek güce sahiptir. İşte bu nedenle, TÜSİAD olarak BRICA’nın ikinci zirvesine, doğu ve batının buluştuğu, medeniyetler şehri İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan büyük bir heyecan ve memnuniyet duyuyoruz.
Hepiniz hoş geldiniz!
Değerli Konuklar,
TÜSİAD olarak kurucu üyeleri arasında yer aldığımız BRICA’yı kısaca Kuşak ve Yol Girişimi’nin iş dünyası ayağı olarak tanımlayabiliriz. 4 kıta ve 29 ülkeden iş dünyası kuruluşlarının üye olduğu bu çok taraflı işbirliği mekanizmasının temel amacı, az önce ifade ettiğim üzere, İpek Yolu üzerindeki ülkeler arası ortaklıkları ve ilişkileri geliştirmektir. Zirve süresince yanıt arayacağımız temel soru, özel sektörün Kuşak ve Yol Girişimi’nde nasıl bir rol oynayacağı olacak.
Geçen sene Mısır’da gerçekleşen ilk zirveden sonra, ikinci zirvenin bu yıl Türkiye’de, TÜSİAD ev sahipliğinde gerçekleştirilmesi yönündeki kararları için Çin Sanayi Ekonomileri Federasyonu’na (CFIE’ye) teşekkürlerimizi sunarız.
Zirveyi düzenlerken, üye ülke özel sektörlerinin bir araya gelerek, Kuşak ve Yol Girişimi’nin dokunabileceği tüm alanları etraflı bir şekilde ele alması ve bu alanlarda gelecekte ne şekilde işbirlikleri kurulabileceğini tartışması gerektiğini düşündük.
Bu nedenle, proje daha çok altyapı yatırımlarıyla ön plana çıksa da; dijital dönüşüm, finans, lojistik, sürdürülebilir şehirler, turizm ve kültür gibi farklı konuları da gündeme getirmek istedik.
Bu noktada konferansın fikri çerçevesinin belirlenmesi için, TÜSİAD bünyesinde kurulan Danışma Grubu’nun üyelerine ve zirvenin hayata geçirilebilmesi için maddi ve düşünsel katkılarını esirgemeyen sponsorlarımıza teşekkür ederim.
Değerli Konuklar,
Çin, uzun bir süredir, Türk iş dünyasının uluslararası alandaki temsilcisi TÜSİAD’ın gündemindeki öncelikli ülkelerden ve radarındaki güçlü ekonomilerden biri olmuştur. Türkiye-Çin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi için burada gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin yanı sıra, Çin’i düzenli olarak ziyaret ediyor, orada bulunan kamu kurumları ve iş dünyası örgütleriyle bir araya geliyoruz.
Korhan Bey’in bahsettiği üzere, 2015 yılında kurulan Çin Network ve geçtiğimiz yıl Şangay’da kurduğumuz Network aracılığıyla faaliyetlerimizi daha etkin bir şekilde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu bağlamda, Çin’in dış dünyayla ekonomik ilişkisinde önemli yeri olan Kuşak ve Yol Girişimi’ni de başından beri büyük bir ilgiyle takip ediyoruz.
Doğu’nun bilinmeyen yeni yollara açılma cesareti, Doğu’yu Doğu yapan en temel özelliktir. Bundan 5 sene önce, böyle bir cesaretle başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi, bugün toplam ekonomik büyüklüğü 21 trilyon dolara ulaşan 68 ülkeyi kapsaması nedeniyle, yüzyılın en büyük ekonomik projesi olarak gösteriliyor. Tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması hedefini taşıyan proje; büyüklüğü, sunduğu fırsatlar ve çok kutuplu bir dünyada Çin modelinin de uluslararası alana taşınması nedeniyle tüm dünyada büyük bir heyecanla karşılanıyor.
Öte yandan; projenin beşinci yılında muhtelif belirsizlikler ve şeffaflık sorunları da mevcut. Bu sorunların ele alınarak tüm taraflar için daha açık ve sürdürülebilir bir yapının oluşturulması, projeyi herkes için bir kazan-kazan hareketine dönüştürecektir. Kuşak ve Yol Girişimi, Çin kaynaklı, fakat Çin’in ötesinde kapsadığı tüm ülkelerin dahil olduğu bir projedir. Uluslararası alanda iş yapan şirketler olarak, bu girişimin bir parçası olmaktan heyecan duyuyoruz.
Değerli Konuklar,
Kuşak ve Yol Girişimi, Türkiye için büyük fırsatlar sunuyor. Sadece bölgesel ekonomilerle ilişkileri ve Gümrük Birliği aracılığıyla Avrupa Birliği pazarına erişimi düşünüldüğünde bile, Türkiye’nin, BRICA için batı ve doğu arasındaki stratejik köprü rolü açıktır.
Bu girişimin taşıyıcısı konumunda olan Çin’le Türkiye’nin ikili ekonomik ilişkileri hakkında da kısa birkaç not paylaşmak istiyorum. Almanya’nın ardından en büyük ikinci ticari partnerimiz olan Çin’in, ticaret hacmimiz içerisindeki payı son yıllarda giderek artıyor.
Öte yandan, Çin’le aramızdaki ticarette ciddi bir dengesizlik mevcut. Bu dengesizliğin ortadan kalkması için Çin’den Türkiye’ye yatırımların artması gerekiyor. Bir süredir bu alanda artış var ancak biz, yatırm potansiyelinin çok daha yüksek olduğuna inanıyoruz. Çin’le özellikle teknoloji alanında yapılacak işbirlikleri, önümüzdeki dönemde ekonomik ilişkilerimiz açısından büyük önem taşıyacak.
Bu fırsatı daha iyi değerlendirebilmek için bir öneri sunmak isteriz. Kuşak ve Yol Girişimi, oldukça büyük ve çok boyutlu bir proje. Türkiye’de her kurum, bu projenin kendi alanına giren kısmını takip etmekte. Projeyi daha iyi takip edebilmek ve sağlayacağı yatırım ve finansman imkanlarından daha iyi yararlanabilmek için, Türkiye’nin projeye yaklaşımını tek elden yürütecek ve eşgüdümü sağlayacak bir mekanizmanın kurulmasının faydalı olacağına inanıyoruz.
Değerli Konuklar,
Çin, küreselleşmenin dünya çapında yaygınlaşmasına, geniş toplumsal kesimlerin açık ekonomiler yoluyla yoksulluktan kurtulmasına önemli katkılar yapmış, geriden gelen ülkeler için ekonomik yönden ilham kaynağı olmuştur. 1980’lerden itibaren dünyaya açılan Türkiye, Çin’in de aynı senelerde başlayan ve özellikle 2000’li yıllardan itibaren artan bir ivmeyle devam eden dünya ekonomisiyle bütünleşme sürecinin en önemli destekçilerinden biri olmuştur.
Diğer yandan, küreselleşme sürecinin ekonomik konuların ötesinde bir boyutu olduğu da yadsınamaz. Türkiye’nin dünyaya açılması sadece ekonomik liberalizmle değil, AB üyelik sürecindeki siyasal reform süreciyle gerçekleşmiştir. Bunları yapmasaydık, Türkiye Gümrük Birliği yoluyla AB pazarının bir parçası olamaz ve Avrupa değerler sisteminin bir üyesi olamazdı.
Aynı şekilde AB reform sürecimiz, Türkiye’nin komşu ve bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkileri için de olumlu bir referans oluşturmuştur. AB üyelik sürecinde ilerleyen, transatlantik değerlerin de bir parçası olan demokratik bir Türkiye, ekonomik ve hukuksal öngörülebilirlik ile teknik ve sosyal standartlar açısından dünyanın geri kalanı için bir cazibe merkezi olmuştur. Küreselleşmenin bugün bayraktarı olan Çin ile ilişkilerimize de bu perspektiften bakıyoruz.
Yeni hedeflere yeni yollardan; ortak hedeflere ortak yollardan ulaşılır. Uzun geçmişe sahip olan İpek Yolu, dünya medeniyetinde çok önemli bir rol oynamıştır. İpek Yolu, Doğu ve Batı arasında sadece ticareti değil; aynı zamanda diyalog ve teması artırmış ve bu nedenle “diyalog yolu” olarak da adlandırılmıştır. Biz, BRICA sayesinde yeni yollar ve daha fazla diyalogla, sadece ekonomi değil; demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve özgürlükler alanlarındaki ortak hedeflere de birlikte ulaşacağımıza inanıyoruz.
Değerli Konuklar,
Doğudan başlayan bu değerli işbirliğinin getireceği ekonomik, toplumsal, sosyal ve kültürel ortaklığın dünyaya yayılması, en çok, insanlığın kültürel mirasını zenginleştirecektir. Şimdi BRICA ile, bütün bu alanlardaki kazanımlar için yeni umutların ışığındayız. Güneşin doğudan doğmasıyla, ışık doğudan yükselir. Bu umut ışığının, bütün dünyayı aydınlatmasını dileriz.
Ev sahibi olmaktan gurur duyduğumuz bu uluslararası zirvenin, üye ülkeler arasında ilişkilerin gelişmesini sağlaması ve yeni ortaklıklar kurulmasına zemin hazırlaması temennisiyle hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum