Erol Bilecik


İşlem Durum Simge - Process Status Icon
Popup Close
Erol Bilecik
Erol Bilecik Biyografi

TÜSİAD

Konuşmalarım


5. Kurumiçi Girişimcilik Konferansı, 08.11.2017





Değerli Konuklar,

Sizleri, şahsım ve TÜSİAD adına sevgi ve saygı ile selamlıyorum.

Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Fabrikası’nın bu yıl beşincisini düzenlediği Kurumiçi Girişimcilik Konferansı’nın gelenekselleşmesi, girişimcilik konusunun gündemimizdeki önemi bir kez daha ortaya koyuyor. Öncelikle, Sayın Hüsnü Özyeğin’e ve TÜSİAD YK’da birlikte çalışmaktan çok mutlu olduğum Sevgili Murat Özyeğin’e ülkemizde bir ilk olan bu önemli inisiyatif için tebriklerimi iletiyorum. Sevgili İhsan Elgin’e bu konunun ortak bir platformda her yıl ele alınabilmesi için gösterdiği çaba için ayrıca teşekkür ediyorum.

Konu girişimcilik olunca bana sıkça yöneltilen soru “girişimci kimdir?” oluyor. Ben girişimciyi geleceği kurgulayan olarak tanımlıyorum. Dünyanın bugününü için değil, yarınını tasarlayan; yarını için tasalanan, yarını için çözüm arayan…

Kuşkusuz hepimiz, etrafımızda bu tanıma giren insanları görmek isteriz. Zira girişimcilerin başarı öykülerini merakla okuruz, onlardan ilham almaya çalışırız,  bir şekilde erişebildiğimizde fikirlerine başvurmak isteriz. Geleceğe odaklı idealist yaklaşımlarıyla bizleri heyecanlandırırlar. Tıpkı süper kahramanlar gibi.

Peki bana sıkça yöneltilen bu sorunun ardından, benim sıkça yönelttiğim bir soruyu sizlere sorayım. Kurumunuz içerisinde girişimciler ortaya çıkaran bir programınız var mı? Bir kurumiçi girişimcilik deneyimi yaşamış ya da bu deneyimi sürekli ve sürdürülebilir bir program altında toplamış olan konuklarımız ellerini kaldırabilirler mi?

Bu soruya herkesin evet diye yanıt vermesini ister ve beklerdim. Ne de olsa, herkes kendi kurumunda kahramanlar olsun ister öyle değil mi?

Değerli konuklar,

Ben bu soruya tüm ağızlardan evet yanıtının çıkmayışını kurumiçi girişimciliğin “görece” yeni bir kavram olmasına bağlıyorum. “Görece”nin özellikle altını çiziyorum çünkü içinde yaşadığımız çağda “yeni”nin ne kadar çabuk eskiyebildiğine her gün kendi gözlerimle tanık oluyorum. Eminim siz de değişimin ve dönüşümün bu baş döndürücü hızının farkındasınız.

Bu değişime ayak uyduranlarla uydurmayanlar arasındaki uçurumun gitgide derinleştiğini de eminim hepimiz gözlemliyoruz.  Artık girişimciliği bir kültür olarak benimsemeyenler, çağın kaybedenleri, geride kalanları, oyunda kalamayanları ve yok olanları oluyor. Gerçek bu kadar net ve açık bir şekilde karşımızda duruyor. Özetle çağın ve en önemlisi geleceğin belirleyici kavramı: girişimcilik.

Burada gönül rahatlığıyla bir gerçeği ilan edebilirim. Bu yüzyıl “Girişimcilik Yüzyılıdır.” Ve Oyunda Kalmanın en önemli kuralı girişimciliği tüm boyutlarıyla benimsemektir.

Dünya çapında şehirlerin girişimcilik ekosistemlerini ve potansiyellerini ölçen Startup Genome raporuna göre dünyada bulunan 55 ekosistemin 11’i küresel ekosistemin %78’ni oluşturuyor.  Bir başka değişle, girişimcilik ekosisteminin %20’si, yaratılan değerin %80’ine sahip. Bir ekosistemi sıfırdan oluşturmak neredeyse 20 seneyi alıyor. Türkiye’de bulunan ekosistemler, kararlı politikalar ile 5 ila 10 sene içinde dünyada kendini duyurabilecek seviyeye ulaşabilir. Bu dönüşümün dışında kalmak gibi bir lüksümüz yok! 

Girişimciliği yalnızca başarı öykülerinden okumamalı, kendi girişimcilerimizi yaratmalıyız. Bunu hem bu çağın yıkıcı dönüşümü ve dinamizminin içerisinde doğmuş ve beklentilerini buna göre belirlemiş genç nesillere, hem kendimize, hem de ülkemize borçluyuz.

Bu bilinçle ve elimizdeki verisel gerçeklere dayanarak bir iddiada daha bulunuyorum; Kurumları geleceğe taşıyacak olan, kurumiçi girişimcilik olacaktır. Zira kurumiçi girişimcilik, her kurumun “fikir santralidir”. Fikirler çarpışır, enerjiye dönüşür, kütle kazanır, yeni elementler meydana getirirler. Geleceğe yol alan tüm kurumların yakıtını da bu yeni elementler oluşturur.

Kurumiçi girişimciliği desteklemeyen kurumlar, kısa bir süre içerisinde buzluğu olmayan bir buzdolabı ya da internete bağlanma özelliği olmayan bir bilgisayar kadar yabancı, demode ve oyun dışı görülecekler. Tıpkı bir zamanlar, önlerinde açılan dönüşüm penceresini değerlendirmeyen ve bugün hatırlanmayan pek çok kurum gibi.  

Değerli konuklar,

TÜSİAD olarak bu dönüşümü önemsiyor, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özyeğin’in liderliğini üstlendiği Girişimcilik Yuvarlak Masası ile Türkiye’de girişimcilik ekosistemini güçlendirmek ve girişimciliğin farklı alanlardaki yansımalarını doğru okumak amacıyla 360 derecelik bir bakış açısıyla çalışıyoruz. Bu çerçevede hem genç ve yenilikçi girişimcileri destekliyor, hem de şirketlerimize dönüşüm yolculuğunda kılavuz oluyoruz.

2016 yılından beri yürüttüğümüz kurumiçi girişimciliğe yönelik çalışmalarda yeni fikirler üretilebilmesine olanak sağlayan, iş yapış şekillerinin esnekleştiği, insan kaynağının fark yaratacak şekilde yeniden ele alındığı bir güncellemeyi, şirketlerimizde nasıl hayata geçirebileceğimizi tartışıyoruz. Farklı kurumsal kültürlere sahip, farklı iş yapış şekillerini benimseyen şirketlerimizin sürekli etkileşim içinde bulunması, kurum içi girişimcilik kültürünün yaygınlaşması için çok değerli. Bu sayede birlikte öğrenme ve ekosistemi birlikte geliştirme konusunda paylaşım kanallarını açık tutuyoruz.

Bu toplantılarda en çok tartıştığımız konular: üst yönetimin sahipliği, şirketin inovasyon vizyonu ve stratejisinin girişimciliği desteklemesi, şirket kültürünün girişimciliğe uygun ekosistemi yaratması, orta düzey yöneticilerin teşvik edilmesi oluyor.

Bu süreçte üst düzey yöneticilerimizin bakış açısında da birtakım değişiklikleri gündemimize almamız gerekiyor. Üst yönetim, yenilikçi ve girişimci bir şirket yönetimini sağlayacak şekilde güçlendirilmeli; şirketin tüm kademelerinde kurumiçi girişimciliği destekleyecek adımları atmak ve süreçleri tanımlamak için kararlılıkla hareket etmeli. Girişimci ruhları içinde tutmayı başaracak ve aynı zamanda girişimcilerle dışarıda beraber çalışabilecek ekosistemi oluşturmalı. 

Şirketlerimizin içinde “garajlar” kurup, deneme ve yanılma esnekliğini çalışanlarımıza verebilmemiz gerekiyor. Tabi bu konuda bir büyük sorumluluk ve irade de orta düzey yöneticilerimize düşmekte. Çalışanlarımızı üretmeye, keşfetmeye ve şirketin normal çalışma süreçlerine alternatif yenilik test süreçlerine katılmaya teşvik edecek daha cesaretli yöneticilere ihtiyacımız olduğu kuşkusuz. Bu süreçte ödüllendirme mekanizmalarının dönüşümüne de hep beraber şahitlik edeceğiz. Çünkü deneme – yanılma pratikleri için kurumlarda risk alınabilir bir alan yaratılması, beraberinde sadece başarıya ulaşan fikirlerin değil, şirketi bir adım öteye taşımak için ortaya konan özgün her çabanın yüreklendirilmesinden geçiyor.

Sevgili Konuklar,

Girişimci ruhuna sahip gelecekteki takım arkadaşlarımıza bugünden yatırım yapmalıyız.  TÜSİAD olarak girişimcilik konusunda yürüttüğümüz çalışmalarda gençlere de yatırım yapıyoruz.  

Bu noktada yeni kuşaklara katma değeri yüksek beceriler kazandırılması kritik önem taşıyor. Bu becerilerin başında ise, bugünün ve geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerinin temelini oluşturan “STEM+A (Science, Technology, Engineering, Mathematics + Art)”, yani Fen, Teknoloji, Matematik, Mühendislik ve Sanat geliyor. Güçlü bir STEM+A eğitimi ile yaratıcı, yenilikçi, analitik ve eleştirel düşünen, problem çözme becerileri yüksek, kısaca 21. Yüzyıl becerilerine sahip bireyleri yetiştirmek için uzun süredir çalışıyoruz.

Öte yandan 2011 yılından bu yana düzenlediğimiz TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! yarışmasıyla, gençlerin girişimciliği bir kariyer seçeneği olarak değerlendirmesine gayret gösteriyoruz, gençlerin girişimcilik ruhunu yüreklendiriyor ve onları destekliyoruz. Geçtiğimiz yıl, Türkiye’nin 73 ili ve 152 üniversitesinden 3.700’ü aşkın öğrencinin başvurduğu TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın Türkiye’nin girişimcilik dönüşümünde büyük bir rol oynadığına inanıyoruz. 

Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla, insan kaynağını en iyi şekilde eğiterek geleceğin ekonomisinde söz sahibi olabileceğine inancımız sonsuz. Bu yarışma sayesinde her sene binlerce gencimizin hayallerine, gelecek planlarına ortak olduğumuz bir süreç yaşıyoruz. Burada benim en önemli gözlemim; gençlerimiz zeki, çalışkan ve istekliler. Biz de yarışmayı kurgularken onların bu potansiyeline cevap verebilmek için ödül odaklı değil, süreç odaklı bir yol izliyoruz. Buradaki en temel nokta edindikleri tecrübe ve kazandıkları network. Verdiğimiz eğitimler, TÜSİAD üyeleri ile çalışma süreci, girişimcilik ekosistemi ile iç içe yürüttükleri çalışmalar ve sonunda para ödülü aynı bir startup’ın yolculuğuna benziyor. Bu yolculuk para ödülü kazanmaktan çok öte. Nereden başladıkları, nasıl bir süreç geçirdikleri ve sürecin sonunda ne öğrendikleri, bizce en değerlisi.

Sevgili Dostlar,

TÜSİAD olarak Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine katkı sağlamayı amaçlayan çalışmalarımızdan, hepimizi son dönemde çok heyecanlandıran biri de Silikon Vadisi Ağı.

Girişimciliği destekleyen tüm çalışmalarımızı son dönemde San Francisco’da kurduğumuz TÜSİAD Silikon Vadisi Ağı ile daha da güçlendirmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bu sayede, hem Silikon Vadisi’ndeki profesyoneller ve girişimciler ile bağları güçlendirirken, hem de bölgenin girişimcilik alanındaki yüksek birikiminden yararlanmayı ve TÜSİAD'ın Sanayi 4.0, STEM, inovasyon, internet ekosistemi, dijitalleşme ve girişimcilik alanlarındaki çalışmalarına katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Silikon Vadisi’ni Silikon Vadisi yapan nedir biliyor musunuz? Silikon Vadisi’nin farkı, yeniyi yaratma ve sürekli değişim konusunda girişimcileri destekleyen bir eko-sisteme sahip olmaktır. Bir de kültür cevabı var. Silikon Vadisi’nde çalışanlar, başarılı bir girişimi bir maç gibi görüyor ve bir sonraki maça yeni ekiplerle veya yeni rollerle (mentor, melek yatırımcı, fon yatırımcısı) olarak devam ediyorlar. Kendi Silikon Vadisi efsanelerimizi yaratmak için, bu vizyona sahip olmamız şart.

Değerli Konuklar,

Girişimcilik ruhu ile kurulan ve bu ruhu hiç kaybetmemiş bir kurum olarak, ülkemizde girişimcilik ekosisteminin gelişmesine katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Siz girişimcilerimizle birlikte Türkiye için çalışmaya ve Türkiye için üretmeye devam edeceğiz. Unutmayın, artık öyle bir dünyadayız ki fırsatlar pastası devamlı büyüyor, çeşitleniyor; bir başka deyişle artık rekabet rakiplerimizi küçültmüyor.                                                                  

Şirketler ve yatırımlar, takım sporlarıdır. Oyuna dahil olmak için girişimci kaslarımızı güçlendirmeliyiz! Çünkü mesele artık sadece oyundan keyif almak değil, oyunda kalmak!

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar selamlıyor, TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinize bir kez daha saygı ve sevgilerimi sunuyorum.






Longplay Dijital Ajans Hizmetleri