Bir politikadan ziyade bir alışkanlık olarak benimsediğim ve tüm iş hayatım boyunca benimsemeye çalıştığım bir uygulama var: Açık Kapı. Bir çalışma ekibinde açık kapı uygulamasının iletişim sorunlarını ortadan kaldırdığına ve sinerjiyi artırdığına inanıyorum. Bu uygulama kapsamında üçüncü partilerle yapılan toplantılar dışındaki hiçbir durumda odamın kapısını kapalı tutmuyorum. Yakın çalışma arkadaşlarımın tümü odama günün her anında uğrayabiliyor ve böylelikle anlık istişarelerde bulunabiliyoruz.
Açık kapı uygulamasını kurucusu olduğum şirketler grubunda da istikrarlı bir şekilde uyguluyoruz. Tüm yöneticilerimiz, çalışanlarımız bu uygulamayı ilk günden benimseyen insanlardan oluşuyor. İnsanların birbirine rahatlıkla ulaşabildiği bir ortamı oluşturmak, fiziksel sınırlamaları ortadan kaldırdığı gibi geçmiş dönemlerde kalan zoraki hiyerarşilerin iş sonuçlarının önüne geçmesine de engel oluyor. Kapımızı dış toplantılar dışında kapalı tutmuyoruz.
Daha çok makro delegasyon yöntemiyle işlerin yürütüldüğü sistemi uygulayan biriyim. Dolayısıyla sistem kademelerindeki bütün yönetici arkadaşların görev ve sorumluluklarına müdahale etmem. Daha çok makro sorunlar konusunda benimle fikir alışverişi yapılır. Haftalık, dönemsel toplantılarımızda rutin olarak stratejik hamlelerimizi ve iş planlarımızı zaten konuşuyoruz. Bunun dışındaki görüşmelerimizde, işin genel olarak nereye gittiğini veya yöntemine dair görüşlerimizi paylaşırız.