TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik 12 Temmuz 2017 tarihinde "İTÜ - BEETECH Ödül Töreni"nde bir konuşma gerçekleştirdi. İlgili konuşma metnine aşağıdan ulaşabilirsiniz:
ürkiye’nin Saygıdeğer Girişimcileri, Değerli Konuklar, Değerli Basın Mensupları,
Sizleri şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ve bu güzel organizasyonda sizlerle bir araya gelmekten duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Yeni çağı en doğru tanımlayan olguyu bir tek kelime ile ifade etmemiz gerekirse, bu olgunun “dönüşüm” olduğunu söyleyebiliriz. Yaşamın tüm alanlarında hissedilen bu dönüşümün en belirleyici faktörü olarak karşımıza dijital teknolojiler çıkıyor.
Bir süredir, dijital teknolojilerin değişim hızının doğrusal değil, eksponansiyel bir şekilde arttığını görüyoruz. Dijital teknolojilerin değer zincirinin tamamında en ileri seviyede kullanılması yoluyla bir yandan üretim süreleri kısalırken, diğer yandan üretim miktarı, üretim kalitesi ve bütünde verimlilik artıyor. İş dünyasına baktığımızda da sağlıktan finansa, enerjiden gıdaya tüm sektörlerin iş yapış biçimlerinin bu dijital dönüşümden etkilendiğini görüyoruz. Bu değişim rüzgarı ile var olan endüstriler baştan aşağı yeniden tanımlanırken, daha önce var olmayan yepyeni endüstrilerin de doğduğunu görüyoruz.
Dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 kavramları hayatımızda hızla yer almaya başlarken, ekonomik fırsatlar kadar risklerin de karşımızda durduğunun farkında olmamız gerekiyor. Günümüzde yenilikçi olamayan firmaların ve ekonomilerin rekabet gücü giderek azalıyor.
Değerli Konuklar,
Girişimcilik deyip, kesinlikle geçmememiz gerekiyor. Girişimcilik işte bu noktada ekonominin en önemli itici güçlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Eğer büyük bir ekonomi ve zenginlik istiyorsak girişimcilik buna çözümdür. Ne kadar girişimcimiz olursa ülke olarak o kadar zenginleşiriz. Girişimciler piyasadaki risk ve belirsizliklere rağmen kendilerini yenileyerek varlığını sürdürüyor, bununla da yetinmeyip pek çok kişiye istihdam alanı sağlıyor. Yani girişimciler kendilerini geliştirdikçe, yaşadıkları ülkenin ekonomisini de beraberinde geliştiriyor.
“Girişimci” sözlük anlamıyla, üretim tekniği ve içeriğine piyasada uygulanabilecek yenilikler getiren, bu yeniliklere talep yaratabilen ve bu amaçla risk yüklenen kişi demek. Girişimciliğin ruhunu yaratıcılığın oluşturduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Geleceğin lider ülkeleri arasında yer alma hedefine ve azmine sahip ülkemiz için de girişimcilik konusu önemli bir potansiyele sahip. 2017 Küresel Girişimcilik Endeksine göre Türkiye 137 ülke arasında 36. sırada yer alıyor. Aynı rapor, girişimcilik ekosisteminin %10 iyileştirilmesinin, ülke ekonomisine 331 milyar dolar kazandıracağını ortaya koyuyor. Genç nüfus oranı yüksek bir ülke olarak girişimcilik iştahımız da yüksek; ancak ülke olarak girişimcilerimizi destekleyecek kültür ve mekanizmaları da geliştirmemiz gerekiyor.
Özellikle son yıllarda, Türkiye’de girişimcilik ekosisteminde çok ciddi gelişmeler yaşıyoruz. Girişimciliğin yaygınlaşması ve bilinçli girişimcilerin çeşitli sektörlerde yerini alması için son yıllarda gerek devlet gerek özel sektör çalışmalarının hızla arttığını görüyoruz. Girişimciliği destekleyen üniversitelerin sayısı da her geçen gün artıyor. Üniversite ve sanayi işbirlikleri gelişiyor. Melek yatırımcıların faaliyet gösterdikleri akredite ağ sayısı yükseliyor. Her geçen gün ortak çalışma alanlarının ve kuluçka merkezlerinin yenilerinin açıldığına şahit oluyoruz. Bunlar çok olumlu ve sevindirici gelişmeler.
Özellikle üniversite & sanayi işbirliğini çok önemsiyoruz. Yenilikçi fikir ve ürünlerin ortaya çıkarılıp geliştirilmesi için araştırma, bilgi birikimi ve doğru iş birlikleri hayati önem taşıyor. Bu kapsamda üniversiteler bünyesinde üretilen yeni bilginin sanayiye aktarılıp katma değere dönüştürülmesi için teknokentlerin etkili bir model olduğunu görüyoruz.
Teknokentler sadece altyapı imkanları ile değil, sundukları geniş ekosistem ile de yeni girişimlerin doğmasını ve gelişmesini sağlıyor. Silikon Vadisi örneğine baktığımızda bugün küresel ölçekte gelmiş olduğu nokta herkes için oldukça ilham verici. Ülkemizde kurulu teknokentlerin niteliklerinin daha da geliştirilmesiyle üniversite & sanayi işbirliğinin daha da gelişeceğine ve rekabetçi üretim potansiyelimizin artacağına yürekten inanıyoruz.
Değerli Konuklar,
Teknolojik gelişmelerle birlikte iş dünyasında inovasyon ve yaratıcılık kavramları eskisinden çok daha yaşamsal bir önem kazandı. Ülke olarak belirlediğimiz hedefler doğrultusunda ilerlemenin, belirsizlikler ve risklerle başa çıkmanın ve onları fırsata dönüştürebilmenin yolu, hiç kuşkusuz eğitim sistemi ile geleceğin ekonomisi arasında sağlam köprüler kurmaktan geçiyor. Bu amaçla yapabileceğimiz en kapsamlı “toplumsal girişim” ise, eğitim sistemimizi çağın gereklerine uygun şekilde ve veriye dayalı olarak yeniden tasarlamak olacaktır. Gençliğe ve geleceğe yapılacak güçlü bir yatırımdan daha büyük bir girişim olabilir mi?
Gençlerimize hayal kurmayı ve kalıpların dışına çıkarak düşünmeyi öğretebilirsek, dünyayı şaşırtacak ve peşinden sürükleyecek girişimlerin ülkemizden de çıkacağına inanıyorum. Bunun için de önce şu önemli soruyu kendimize sormak zorundayız: Sorgulayan, yeni fikirler geliştirebilen ve inisiyatif alarak hayata geçirebilen bu bireyleri nasıl yetiştirebiliriz?
Ezbere dayalı bir eğitim sisteminden, ezber bozan bir anlayış çıkmasını bekleyebilir miyiz? Belki bugün uluslararası seviyede yaşıtları ile başa baş eğitim başarısı gösterebilen gençlerimiz yok değil, ancak bunları parmakla gösterilen istisnai başarılar olmaktan çıkarıp yaygın ve hatta olağan başarılara dönüştürmemiz gerekir. Bunun için hiç vakit kaybetmeden, eğitimin her kademesini disiplinler arası, analitik ve eleştirel düşünmeye yönelik, yaratıcılığa odaklı ve ezberden uzak bir felsefeye uygun olarak yeniden kurgulamalıyız.
Yakın gelecekte meslek ve iş alanlarının köklü bir değişime uğraması ve yeni meslek alanlarının ortaya çıkması öngörülüyor. Gençlerimiz artık çoğumuzun ilk duyduğumuzda ne olduğunu dahi anlamadığımız yeni meslek tercihlerinde bulunuyor. Bu yeni mesleklerin, yepyeni donanım ve beceriler gerektirdiği ise inkar edilemez bir gerçek.
Çocuklarımıza ve gençlerimize sürekli bilgi yüklemek yerine, hayatlarının her evresinde yararlanabilecekleri en önemli becerileri kazandırmalı, bilgiye kendilerinin erişebilmesini, yani öğrenmeyi öğretmeliyiz. Gençlerimize problem çözme, iletişim, yabancı dil ve işbirliğini de kapsayan 21. yüzyıl becerilerini kazandırmalı ve mevcut insan kaynağımızı da bu yönde geliştirebilmeliyiz.
Gençlerimize 21. yy. becerilerinin kazandırılması için, eğitim sistemimizde bugünün ve geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerinin temelini oluşturan “STEM” (yani fen, teknoloji, matematik, mühendislik disiplinlerinin birbiriyle bağlantılı şekilde ele alındığı eğitim yaklaşımı) yaklaşımına yer verilmesi önemli bir konudur.
TÜSİAD olarak 2014’ten bu yana STEM eğitiminin ve STEM işgücünün önemine dair özel sektör, kamu ve eğitim camiasındaki farkındalığı yükseltmek için çalışmalar yürütüyoruz. Son dönemde ise, okul öncesinden yükseköğrenime kadar farklı yaş gruplarından çocuklarla gençlere ve öğretmen eğitimine yönelik projelerimizi sürdürüyoruz.
Türkiye’de STEM eğitimine olan ilgiyi arttırmalıyız. Yaşamımızın her alanında dijital dönüşümü gerçekleştirebilmek için yaratıcı, yenilikçi, disiplinler arası düşünebilen bireylere ihtiyacımız olduğu aşikâr. Ülke olarak ilerlememiz ancak genç nüfusumuza analitik ve eleştirel düşünme yeteneğini kazandırarak, onların problem çözme becerilerini geliştirerek ve girişimcilik ruhuna sahip olmalarını sağlayarak mümkündür.
Değerli Konuklar;
Türkiye’nin rekabet gücünü arttırmanın ve küresel ekonomideki konumunu güçlendirmenin yolu gençlere yatırım yapmaktan geçiyor. Onlardaki sorgulama dürtüsünü araştırmaya, yaratıcılığı inovasyona, ataklığı ise girişime dönüştürmemiz gerekiyor.
İşte de tam da bu nedenle TÜSİAD olarak biz de Türkiye’nin geleceği için gençlerimizi odağımıza alıyor ve onları çalışmalarımıza dahil etmeye özen gösteriyoruz. “TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!” Yarışmasının gençlere yönelik çalışmalarımız arasında yeri çok özel. “TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!” gençlerimizin girişimcilik konusunda farkındalığını arttırma ve gençlerimize girişimciliği bir kariyer hedefi olarak sunma hedefleri doğrultusunda her sene düzenlediğimiz bir yarışma.
Bu yarışma ile gençlerimizi girişimcilik için cesaretlendirmeyi ve genç girişimci adaylarımızın TÜSİAD üyelerinin bilgi ve deneyimlerinden faydalanacağı süreçler yaratmayı amaçlıyoruz.
Bu kapsamda öncelikli hedefimiz, gençlere, iş fikirlerini hayata geçirmelerini kolaylaştıracak kapılar açmak.
Temellerini 2015 yılında attığımız Gençlik Platformu ile gençlerimiz ile sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefi etrafında bir araya gelmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin geleceğini şekillendiren konularda onları dinliyor ve kendilerini Yönetim Kurulu toplantılarımızdan, tematik etkinliklerimize kadar her aşamada TÜSİAD fikir üretme sürecine dahil etmeye çalışıyoruz. Bu süreçte bir yandan onlar iş dünyasının deneyimli iş insanlarından birçok şey öğrenirken, diğer yandan biz de gençlerin yenilikçi, yaratıcı fikirlerinden besleniyoruz.
TÜSİAD olarak Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine katkı sağlamayı amaçlayan çalışmalarımızı da çok önemsiyoruz.
Değerli Konuklar;
Bugün hızlı karar veren, risk alan, yeniliklerin peşinden koşan ve fark yaratmaya odaklanan girişimci şirketlerin manevra kabiliyetleri ile büyük şirketleri artık geride bıraktıklarını görebiliyoruz. Gelecekte de girişimciler büyümenin ve ekonominin ana motor rolünü üstlenecek ve sağladıkları verimlilik ve ürettikleri değerler sayesinde yeni istihdam fırsatları yaratmaya devam edecekler. Yeni ekonomik düzende girişimcilik, artık Ar-Ge ve inovasyonla birlikte başarının vazgeçilmez yapı taşları arasında yerini alıyor. Dünyayı değiştiren teknoloji devrimine ve dijital çağın rekabet yarışına siz değerli girişimcilerin çabaları ile ayak uydurabileceğiz. Bizler ise girişimcilik ruhu ile kurulan ve bu ruhu hiç kaybetmemiş bir kurum olarak, ülkemizde girişimcilik ekosisteminin gelişmesine katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Siz girişimcilerimizle birlikte Türkiye için çalışmaya ve Türkiye için üretmeye devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar selamlıyor, TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinize bir kez daha saygı ve sevgilerimi sunuyorum.