Sayın Valim, Değerli Milli Eğitim Müdürüm, Sevgili Başkanlar,
Sevgili Hemşehrilerim, merhaba!
Sizleri, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Memleketimin bu güzel havasında, sizlerle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
“İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar”mış. Yarına dair umudunuz varsa, yaşamak için nedeniniz de vardır. Benim her zaman olduğu gibi bugün de Hatay ile ilgili umudum yüksek, hayallerim ise çok fazla. Ve en büyük hayalim, çağdaş ve güçlü bir eğitimle yetişecek gençlerimizle Hatay’ı ve ülkemizi daha mutlu, daha güçlü ve daha aydınlık yarınlara taşımaktır.
Şuna inanıyorum ki aynı havayı solumuş ve aynı kültürle yoğrulmuş kişiler olarak, bizlerin elbette hayalleri de ortaktır. Memleketimizin eğitimle kalkınması ise bunların en başındadır.
Emin olun Hatay’ımız, hiçbir ilin gerisinde değildir. Bu şehrin eksiği yok, fazlası vardır. Hatta şurası kesin: ''Dünya bir ev olsaydı, o evin mutfağı mutlaka Antakya olurdu…” Künefe, kebap ve meze çeşitleriyle memleketimiz, şüphesiz lezzetler diyarıdır. Ama bana göre işin sırrı baharatlardan değil, bu şehrin gönlü güzel insanlarından, yani sizlerden gelir.
Üstelik Antakya, lezzetiyle “saray” sofralarına değil, gönüllere taht kurar. Çünkü bu şehir, her dinden ve her dilden insanın birbirini anladığı ve kucakladığı şehirdir. Birlikte barış ve huzur içinde yaşama hayalinin ete kemiğe büründüğü yerdir.
Özetle, memleket gibi memlekettir Antakya. İyi ki Mustafa Kemal Atatürk Hatay'ı “şahsi meselesi” haline getirmiş de Antakya "bizim" olmuş!
Bu şehrin hakkını vermek için şimdi bir ortak hayalimiz daha var. İlk göz ağrımız Hatayspor’umuzu artık Süper Lig’de görmek istiyoruz. Bu vesileyle, iki gün sonra oynanacak final maçında takımımıza başarılar diliyorum. Haydi “O sene, bu sene olsun!”.
Sevgili Hemşehrilerim,
Türkiye için güçlü bir geleceğin teminatı, güçlü bir eğitimdir. Ancak eğitim meselesi sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın meselesi değil, hepimizin meselesidir. Bu konuda sadece devletten çare beklemek yerine, iş insanları olarak bizler de elimizi taşın altına koymalıyız. Çünkü “çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.”
Mevlana “Sen yürümeye başlayınca yol kendiliğinden görünür” demiş. Biz bugün yola çıkıyoruz ve şehrimizde Bilim Seferberliği’ni başlatıyoruz! Böyle bir projeyle, Hatay’lı öğrencilerimizi bilim ve teknolojiyle buluşturacağımız için tarifsiz bir heyecan ve mutluluk içindeyim.
Bu projenin öğrencilerimiz, ailelerimiz, öğretmenlerimiz, okullarımız, şehrimiz ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Biz başlatalım, gerisi gelir.
Sevgili Hemşehrilerim,
“Eğitim bugünün olduğu kadar yarınların da sorunudur.” Bu nedenle yeni kuşakların yetiştirilmesinde, gelecekte neler olacağını göz önünde bulundurmalıyız.
Hayat, artık dijital bir hayat. Yepyeni bir dünya düzeni içindeyiz. Sanayi, üretim teknolojileri ve hizmetler de dahil olmak üzere tüm sektörler ve meslekler büyük bir değişime sahne oluyor. Makinelerin birbiri ile konuştuğu, sağlıktan tarıma, fabrikadan bankaya, evden otele kadar her alanın dijitalleştiği bir dönemden geçiyoruz.
Elbette ki bu değişim, eğitim sistemini de yeniden şekillendiriyor. Bizim meselemiz, dünyayla yarışmaktır. Ve rekabette geri kalmamak için işimiz gücümüz, eğitim olmalıdır.
- Türkiye’de 2018 yılında ihracatta 168 milyar dolarla, Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Ancak; yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 3,3 ile son 5 yılın en düşük seviyesine geriledi!
- 2013-2018 yılları arasında, Türkiye'nin yüksek teknolojili ürün ihracatı yaklaşık 26 milyar $ olarak gerçekleşti. Bununla birlikte, bu kategoride yapılan ithalat 133 milyar $ oldu ve 5 yıllık dönemde Türkiye'nin verdiği ticaret açığı 107 milyar $’a yükseldi.
Bu rakamlar bize şunu söylüyor: Bugün ekonomimizin en temel yapısal sorunu, teknoloji yetersizliğidir. Sanayimizi düşük teknolojiden, orta ve yüksek teknolojiye döndürmek için hızlı adımlar atmamız gerekiyor. Çünkü küresel rekabette kural belli: “Hızlı olan kazanır.”
Dünyada bize benzer hangi ülkenin bunu başarabildiğine baktığımızda, 1960’larda bizim gerimizde olan Güney Kore örneğini görüyoruz. Güney Kore teknoloji ve inovasyon odaklı büyüme modeli için ilk olarak önemli bir eğitim seferberliğiyle işe başlamış.
Dolayısıyla biz de bugün gözümüzü her şeyden önce eğitim sistemimize çevirmeliyiz. Çünkü Türkiye, “teknolojiyi tüketen ülke” kategorisinden çıkıp “teknolojiyi üreten ülke” seviyesine ancak ve ancak iyi yetişmiş nesillerle gelecektir.
Sevgili Hemşehrilerim,
Bugün Türkiye’nin en büyük eğitim sorunlarından biri, fırsat eşitsizliğidir. Özellikle Hatay’daki çocuklarımız, son yıllarda sınır komşumuz Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle çok talihsiz günler yaşadılar.
Oysa onlar savaşla değil; ülkemizin gelişmiş bölgelerindeki yaşıtları gibi bilimle tanışmayı hak ediyorlar. Bu güzel çocuklarımızı ne kadar hızla bilimle, teknolojiyle, inovasyonla tanıştırırsak emin olun onları o kadar güçlü bir geleceğe hazırlarız. Onlar, büyük şehirlerde imkanları daha iyi olan yaşıtlarından geri kalmasın diye elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
Çünkü “Eşit şartlarda yarışmak, herkese kazandırır.”
“Ülkelerin değişimi insanla olur, insanın değişimi ise eğitimle olur.” Eğitimde her çocuk ve her genç için fırsat eşitliği sağlanmadan insani, toplumsal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak mümkün değildir. Unutmayalım ki çocuklarımızın bilim ve teknolojiyle yetişmesi, en çok bugün aramızda olan değerli öğretmenlerimiz sayesinde olacak.
Çünkü Atamız’ın sözleriyle: “Gelecek gençlerin; gençler ise öğretmenlerin eseridir.”
Özgürlüğü, bağımsızlığı, bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimizi, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyacak ve bu değerleri daha da geliştirecek kuşakları yetiştiren öğretmenlerimize, vefa borcumuzu ödemek için ne yapsak azdır.
Bu vesileyle Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha minnetle anıyor; eğitmeyi ve öğretmeyi bir ideal olarak benimseyip ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma gayretiyle çalışan bütün öğretmenlerimizin yolu açık olsun diyorum.
Sevgili Hemşehrilerim,
"Hayal edebildiğiniz her şey gerçektir." Eminim, Hatay’da Türkiye’nin kalkınmasında önemli rol oynayacak, geleceğin liderleri ve bilim insanları arasında yer alacak bir sürü öğrencimiz var. Benim gibi, sizler gibi burada dünyaya sığmayan kocaman hayaller kuran bir sürü çocuğumuz, gencimiz var.
Onların hayallerini gerçekleştirmeleri için gereken imkanları sağlamak, hepimizin görevidir. Şehrimizde bilgiye ulaşmanın yollarını araştıran, bilgiyi paylaşabilen, teknolojiyi üretebilen ve insanlığın yararına kullanabilen, başarılı ve özgür gençlerin yetişmesi, hepimizin memleketimize vefa borcudur.
Gençler umudumuz, gücümüz ve geleceğimizdir. Gençlerimizin umutlarını yeşertmek ise, bizlerin elinde. “Medeniyetler Şehri” Hatay’dan başlayan Bilim Seferberliği, tüm Türkiye’ye yayılsın ve Türkiye bilimle aydınlansın!
“Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesillerle yarınlara hazır bir Türkiye temennisiyle sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sevgiyle kalın!