Yaşadığımız bu olağanüstü dönem, bana çok sevdiğim bir sözü anımsatıyor: “Hayat, siz başka planlar yaparken, başınıza gelen şeylerdir.” Hepimizin 2020 için planları vardı ama hayatın bambaşka planları varmış. Koronavirüs pandemisi, son 100 yılın en önemli olayları arasında yerini aldı. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle, hepimiz zor bir dönemden geçiyoruz. Bir adet maskenin petrolden çok daha kıymetli olduğu, sadece finans merkezi olmanın ya da savunma sanayinde güçlü olmanın her şeye yetmediği, dünyayı titreten güce sahip liderlerin, kapı koluna dokunmaya korkar hale geldikleri, çok ama çok ilginç bir deneyim yaşıyoruz.

Salgınla beraber dünya bir dönüm noktasına geldi. Normal sandığımız şeylerin dışına çıktık. Her şey birdenbire altüst oldu. Peki; koronavirüs bize ne anlatabilir? Bu pandemiden hangi dersleri alabiliriz?

Covid-19 sürecinde almamız gereken en önemli ders, “Hayattaki en önemli şey sağlıktır, gerisi bir şekilde hallolur gider” tanımı oldu. Bir diğer ders ise tüm dünya ülkeleri olarak, dayanışmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu farketmemiz oldu. Gazeteler, Çin’den İtalya’ya giden tıbbi yardım malzemelerinin kutularında “Aynı denizin dalgalarıyız” sözünün olduğunu yazdı. Küba’dan İtalya’ya doktorlar desteğe gitti. Anladık ki artık dünya üzerindeki küresel sorunlar için hep birlikte küresel bir mücadele vermemiz gerekecek.

Bu süreçte akıl ve bilimin önemini bir kez daha öğrendik. Sağlıkçılara ve bilim insanlarına saygı, layık olduğu yere geldi. Ve tabii doğanın ikazını da gördük. Sonunda doğa bize “dur” dedi. Karantinadaki bölgelerde ilginç şeyler oldu. Salgının ilk çıktığı yer olan Wuhan’da hava kirliliği kalmadı. Yaz aylarında kokudan geçilmeyen Venedik kanallarında balıklar ve kuğular görünür oldu. Bundan sonra önceliğimiz, insana ve doğaya saygılı bir yaşamı kurgulamak olmalı. Çünkü unutmayalım ki “Doğa insan olmadan da yaşar; ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz.”

Bu değişimle birlikte başına “uzaktan” veya “uzaktan online” sözcüğünü eklediğimiz onlarca, hatta belki yüzlerce yeni yaşam biçimi karşımıza çıktı. İnsanların uzaktan evden çalışması, uzaktan online eğitim, doktorların uzaktan online tedaviye başlaması ve daha birçok alanda teknoloji başrolde yerini aldı. Bizde, bir deyim var, herkes bilir: “Bir musibet, bin nasihatten iyidir.”  Koronavirüse yakın bir zamanda mutlaka çözüm bulunacaktır. Ancak, bu virüs tüm dünyada çok hızlı bir teknolojik değişimi tetikledi. Ve bütün dünya şu noktada hemfikir oldu: Rekabetin kozu artık teknolojidir!

Bugün pandemi nedeniyle bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi bizim de karşılaştığımız zorluklar arttı. Ben inanıyorum ki en temel sorunlarımızın çaresi, eğitimdedir. Bugün ister ekonomi, ister demokrasi, ister hukuk sistemi, ister sağlık sistemi hangi konuya bakarsanız bakın tüm sorunların temelinde tek bir şey görüyoruz: Yetersiz eğitim! Bilimsel temelli ve çağdaş bir eğitim sistemiyle yetişecek gençler, ülkemizin geleceğinin güvencesi olacak. Nüfusumuzun yarısı 30 yaşın altında. Bu genç nüfusu dünya ile rekabet edebilecek şekilde yetiştirirsek, bu yüzyıldaki yarışı mutlaka kazanırız. Özetle, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alma hedefimizin ana yolu, eğitimdir.

“Dert, daima insana yol gösterir.” Evet olmaz denilen oldu, bir pandemi yaşanıyor. Bizim yapabileceğimiz en iyi şey, bu pandemiden çıkan dersleri almaktır.

Bunları şöyle toparlamak isterim:

1.   Hayatta her şeyin başı sağlıktır. Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi vardır.

2.   Bir ülkenin geleceği için en doğru rehber, bilim ve akıldır.

3.   Bu kriz, bizden sadece sınırlarımız içinde değil, aynı zamanda sınırları aşan bir dayanışma bekliyor. Bunun için bizim önce ülkemiz içinde dayanışmanın ve birlik beraberliğin örneğini dünyaya göstermemiz gerekir!

4.   Ne pahasına olursa olsun, mutlaka doğayla dost bir yaşam biçimine geçmeliyiz. Doğayı koruduğumuz sürece doğa da bizi koruyacak.

5.   Hızla dijitale evrilen dünyada, gerek kurumlar gerek ülkeler için rekabetin kozu artık teknolojidir.

6.   Ve hepsinin ortak paydası: Eğitim, eğitim, ille de eğitim!

Tarihin çok önemli bir dönüm noktasından geçtiğimizi düşünüyorum. Bugünlerde hayat çok daha büyük bir hızla değişiyor. Değişime direnmek, hayata direnmektir. Türkiye olarak daha güçlü yarınlara kavuşmamızın yolu, her gün bir önceki günden daha iyi olmaya çalışmaktır. Unutmayalım ki daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.

Çok daha güzel bir gelecek için umudunuz daim olsun!